Fotoğraf pek çok haberin ana unsuru sayılır. Haberi süslemez, kendisi de haber içeriği, yani bilgi taşıdığı için haberin anlattıklarına katkı ve vurgu yapar. Bu açıdan fotoğrafların seçiminde haber özüyle bağlantı, haberin hepsi değilse de çoğunun altına yazılan kısa metinler ve tabii ki kaynağı (fotoğrafçı veya ajans) önem taşırlar.
Görsel malzeme tabiatı gereği güçlü bir malzeme olduğu için de, etik açıdan da özenli karar ve tercihler ister.
Merve Uzunkaya yazıyor: "Pazar günkü gazetede (3 Şubat, yb) Silivri'deki bir gece kulübüne yapılan bir baskından söz ediliyor. Polisler buraya müşteri kılığıyla girmişler, sarı bilezik takan ve takmayan kadınlar arasında farkı sora sora öğrenmişler, bilezikli olanlara gecelik paralı ilişki teklif etmişler ve onay alınca da 25'i kadın 34 kişiyi gözaltına almışlar. Bence gazetemiz bir konuyu burada es geçiyor. Ülkemizde polisin böyle uluorta suça teşvik etme metodu ile operasyon yapmasının doğruluğunu sorgulamayacak mıyız. Ben suça, ahlaka aykırı işlere karşıyım ama insanları kurunun yanında yaşı da yaktıracak şekilde hukuksuzluğa maruz bıkarak işlerin de tartışılması gerekir. Bunu gazeteler ne yazık ki yapmıyor. Neyse, benim asıl derdim fotoğrafla ilgili. Daha doğrusu iki fotoğraf var, baskın yemiş kadınları gösteren. Birinde yüzleri kafaları kapalı bunların, ona diyecek bir şey yok. Asma diğerinde öyle bir şey var ki, kadının yüzü boyu posu besbelli. Daha mahkemeye bile çıkmamış, çıkıp çıkmayacağı belli olmayana bir kadını teşhir etmenizi doğru bulmuyorum. Zaten ülkemizde kadınların durumu ne kadar kırılgan biliyorsunuz. Kötülük değirmenlerine bir de siz su taşımayın ne olur."
Söz edilen fotoğrafta da kadın yüzü öne eğik bir şekilde görülüyor. Ama öte yandan fotoğraf göze batıcı derecede büyük, dolayısıyla yüzü o haliye bile seçilebilecek kadar sarih. Özellikle "fuhuş operasyonları" adı altında verilen haberlerde dikkat edilmesi gereken bir husus bu. Kadınların yüz ve isimleri kadar, hangi ulustan olduklarını da - mutlaka gerektiren bir durum yoksa - vermekten kaçınmak gerek. Çünkü önemli olan, bunlardan çok, operasyonun nerede, nasıl, neden yapıldığı ve nasıl sonuçlandığı gibi temel öğeler.
Bir diğer fotoğraf konusu, aynı zamanda dikkatli bir SABAH okuru da olan Hıncal Uluç'un gözüne çarpan "resim altı metin" esksikliği. 4 Şubat tarihli gazetede "Baba-oğul 2 kamyon arasında kaldı" başlıklı haberin fotoğrafında metin olmaması haklı bir yakınma. Yeterince büyük verilmiş bir fotoğraf olduğu için "resim altı" gerekiyordu. Ama burada, bazı başka fotoğraflarda da görülen bir sorun daha var. Böyle bir kazaya yetişmek ve fotoğraf çekmek de emek işi olduğuna göre, şayet bu fotoğraf polisten alınmamış ise, çeken muhabirin veya servis eden ajansın ismi de burada verilmeliydi.
Üçüncü şikayet konusu ise internet sitesinde yer alan bir fotoğrafla ilgili. Site okuru Murat Yıldırımoğlu şunu soruyor: "SABAH'ın bugünkü internet sayfasında, 'Yola Çıkan Fahişenin Talihsizliği' başlıklı bir fotoğraf var. Fotoğrafta bisiklet yarışçılarının bikinili bir kadına bakışları ve içlerinden birisinin ona su fışkırtması görülüyor. Kadının fahişe olduğu belli değil. Büyük olasılıkla da değil. Ama düşünce sanki 'kadın bikiniliyse fahişedir' gibi. Ne dersiniz?"
Fotoğraf eski; siyah-beyaz. Dünkü anasayfada 'Bisiklet ekibini müşteri sanınca' üst başlığı ile, alt köşede 'Yola çıkan fahişenin talihsizliği" başlığıyla verilmiş. Tıklayınca bir galeriye giriliyor ve o resme geldiğinizde üst başlıkta sadece 'En eğlenceli spor anları" başlığı var.
Altta açıklayıcı, okurun sorusuna cevap veren bir yazı yok. Ancak, fotoğrafa bakıldığında sadece bir "yaz şakası" hali olduğunu da söylemek mümkün. Yoldaki kadının fahişe olduğunu kanıtlayacak hiçbir bilgi söz konusu değil. Bu tür kadını aşağılayıcı montaj anlatımlardan kaçınılması, meslek ahlakının gereği.
