26 Eylül tarihli gazetenin 'Kurtarın yoksa bomba olacak' manşet haberi, bir babanın oğluyla ilgili, yasadışı bir örgütle iddia edilen bağlantısına ilişkin sıkıntı ve şikâyetlerini dile getirmekteydi.
Spotta şu ifade vardı: "Oğlunun örgütten kurtarılması için savcılığa başvuran İsmail Ercan: Her patlamada yüreğim ağzıma geliyor."
Ercan, haberde yer alan ifadeyle "terör örgütü DHKP-C'nin kandırdığı" oğlu Berk'i "koparmak" için uğraşmış, başaramayınca "oğlumu kurtarın" diye savcılığa başvurmuştu. Baba, oğlunun dokuz aydır eve gelmediğini, Istanbul'da bir örgüt evinde kaldığını, oraya gidince bazı kişilerce dövüldüğünü de anlatmıştı.
Baş sayfada baba-oğulun bir fotoğrafına, iç sayfada da DHKP-C eylem dökümü ile baba Ercan'ın bir CHP'li milletvekili ile sitemine de yer verilmişti.
27 Eylül tarihli SABAH'ın internet sitesinde, Korkmakta Haklıymış! başlıklı bir müteakip haberde, Sultangazi Polis Merkezi'ne intihar saldırısı düzenleyen İbrahim Çuhadar'ın cenazesini almak için Adli Tıp önünde bekleyen kalabalığın arasında Berk Ercan'ın video görüntülerine yer verilmişti.
Berk Ercan, geçen hafta okur temsilcisini ziyaret ederek haberden ötürü hedef gösterildiğini, haksızlığa uğratıldığını ve mağdur olduğunu belirtip şikâyetçi oldu. Özetle şunları söyledi: "Haberde söylenenin aksine aranmıyorum, buraya kadar elimi kolumu sallaya sallaya geldim, kaldığım adres belli (telefonunu da bıraktı), devlet dairelerinde işlemler yaptırıyorum. Benim için örgüt üyesi, örgüt elinde rehin, canlı bomba olacak gibi bir yığın yalan yazıldı. Haberin hangi cümlesine baksam hedef gösteren, afişe eden bir şeyler var. Bana bir tek soru sorulmuş mu? Araştırılmış mı? Hayır. Bu nasıl gazeteciliktir?"
Geçen yaz 18 yazına basmış. Yani reşit. Babasıyla arası bozukmuş. Nedenlerine girmedi. Evden ayrılmış. Annesi bu duruma çok üzgünmüş, o da annesinin o haline üzgün. Bu arada "bakın, ben solcuyum, devrimciyim, bu ne zaman suç oldu bana anlatın?" diye de sordu.
Neresinden bakılırsa bakılsın, haber değeri taşıyan, insani boyutlarıyla dikkat çeken, ilginç bir öykü. Rüştünü ispatlamış bir "haber öznesi"nin mağduriyet üzerinden anlattıkları öyküyü daha da karmaşık, bir o kadar da hassas bir hale getiriyor.
Ama haberle ilgili soru işaretleri, dolayısıyla sorunlar da çok. Bunlar hem sunum, hem kurgu hem de hakkaniyet bakımından öne çıkan hususlar.
İnsani açıdan bakıldığında, babanın kaygıları habere yansıyan, meşru kaygılar. Aile içi ilişkiler, sosyal ortam, belli ki, daha berrak anlatılmayı gerektiren, haber için gerekli boyutlar. Bunlar eksik.
Örgüt üyeliği veya bağlantısı, gerçeklikle haber arasında tam bir bağ kuruldu mu sorusunu veya kuşkusunu akla getiriyor. Örgüt üyeliği ile sempatizanlığı, hukuksal olarak birbirinden farklı. Reşit bireylerin ifade ve gösteri özgürlüğünden yararlanması, hukuk bakımından sorun olmayabilir.
Keza, haberde savcılığın babanın şikâyeti üzerine bir soruşturma açtığı söyleniyor ise de, bu soruşturmanın neye, hangi maddeye dayandırılarak açıldığı konusunda okura bilgi verilmiyor. TMK 10. Madde denmiş ama bu nedir, anlatılmamış.
Oğul yasal olan bir yaz kampına gittiğini, aranmadığını, yerinin belli olduğunu söylüyor. Bunu duyduğumuzda, "babası onun nerede kaldığını bildiğine, yani bulunabileceğine göre, haberde oğlunun neden görüşlerine başvurulmamış?" sorusu ağırlık kazanıyor. Bu önemli bir eksiklik.
Savcılıkla da konuşulmamış; oradan eklenen aydınlatıcı bir bilgi de yok.
Bu eksiklikler söz konusu olunca, kendisine söz-cevap hakkı tanınmamış bir kişinin bir nevi "haksız itham"a hedef olduğu algısı da ortaya çıkıyor.
Haberin, bir gencin terör amaçlı olarak kullanılmasını önleme niyetiyle, uyarmak için yayınlandığı, kısmen anlaşılabilir bir argüman. Haber değeri olan bir öykü, o da kesin; ama karmaşıklığı, hukuksal bulanıklığı ve tek taraflı anlatıma dayanması, yeterli haberci hassasiyetinin gösterilmediği kanaatini uyandırıyor.
İnternet sitesinde kullanılan video çekimi yasadışı olmayan bir hali, bir cenaze bekleme halini gösteriyor. Görüntüler, ölmüş bir teröristin bağlı olduğu örgüt veya çizgiye "haber öznesinin" sempatisini kanıtlamak amaçlı olabilir, ama Ercan zaten siyasi inancını saklamıyor. Yayınlanan video, öte yandan, bir suçun teşhiri veya önlenmesi açısından kamu yararı taşımamaktadır. Ortada suç varsa kişi yakalanır veya suç örgütü kapatılır.
Haberde adı geçen Gençlik Federasyonu, daha sonra muhabiri hedef gösteren, açık tehdit içeren bir bildiri yayınlamış. Bu yüzden adli kovuşturma açılmış. Haberden memnuniyetsizlik varsa karşılığı tehdit olamaz. İhtilaflar bu köşede olduğu gibi, ziyaret ve diyalogla, uygarca şikâyet ileterek halledilebilir. Tabii, bunun için de demokrasiye asgari saygı gerekir.