Yeni eğitim döneminin açılışı, milyonlarca çocuğu ve ailelerini ilgilendiren, önemli bir olay. SABAH da bu gelişmeyi 10 Eylül tarihli baş sayfasında manşete taşıdı.
Ne var ki, 66 Aylıklar Çabuk Isındı manşeti, bazı "veli okur"ları memnun etmedi. Ayrıca, haberin iç sayfadaki "ek haberi"ne de bir "itiraz şerhi" aldım.
Tepkilerin üçünü hem okurlar hem de gazete adına yapıcı ve somut buldum:
"Haberde okul müdürleri ve yöneticilerinin olumlu görüşleri alınmış. Bir bürokrat neden olumsuz konuşsun ki? İşini kaybetme korkusu diye bir şey var. Ben velilerden de görüş alınmasını isterdim."
"Bana göre ilk günden ısınmak değil asıl mesele. Haberde gözden kaçan asıl husus, 66 ay olayının çocukların gelişmesine nasıl etki edeceği. Yoksa bir çocuk kitlesi ilk günden ne problem yaratabilir ki?"
"Genel izlenimin bunca tartışma boşunaymış şeklinde olduğunu yazmışsınız. Bu mantıklı bir genelleme değil. Sağlık ve eğitim gibi milli meseleleri enine boyuna tartışamayacaksak neyi tartışacağız? Böyle hayati bir tartışma daha ilk günden 'boşuna' ilan edilemez ki..."
Ve, iç sayfada, o haberin altında, ek unsur olarak yer alan Eğitim Ordusuna 36 Bin 500 Nefer başlıklı habere de bakalım. Bu önemli haber de MEB bünyesine 36 bin 552 yeni öğretmenin atandığını duyurmaktaydı. Ama haberin diline bir okurdan "itiraz şerhi" geldi:
"Evet, öğretmen atamalarının haber değeri vardır, ancak bu dille sivilleşme olmaz. Hayatı 'ordu' ya da 'askeri dil' üzerinden okursanız 'militer' yapı bütün hayatı kuşatır, kuşatıcı olur.Ülkemizin en acil sorunlarından biri de siyasetin ya da hayatı okumanın dilinin 'normalleşmesi' olduğunu bilimciler söylemektedir. Bunun en basit yollarından biri de 'askeri dili' kendi alanında bırakmak, gündelik hayatta ise sivilleşmeyi öne çıkaran/önceleyen kelime ve kavramlara ağırlık vermektir. Dolayısıyla bir 'atama' olayının 'ordu' ve 'nefer' "benzetmeleri üzerinden duyurulması doğru gelmiyor. Askerlik mesleğinin kendine özgü kurallarıyla diğer mesleklerden ayrıldığını biliyor, emir-komuta anlayışının da belirleyici olduğuna tanıklık ediyoruz. Ancak bütün meslekleri bu 'metafor' üzerinden tarife kalkarsak yanlış yapmış oluruz. İşte haber başlığında yapılan budur! (Ancak bunun doğru olarak yer alacağı basın da çoktur, orada olursa yadırgamam zaten).
Yorum: Aksaklık ve eksiklikler yaşanacağı bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından da (haber içinde) kabul edilen bir eğitim dönemi açılışı haberi, bir demokrasi için son derece normal olan görüş farklılıklarını, kapkara ile tozpembe arasındaki zengin renk ayrımlarını gösteren nüansları taşıdığı ölçüde okur tatmini artar. Manşet, sorun çıkmadığı izleniminden hareket ediyor, bilimsel bir saptamaya dayanmayan kanaati ifade ediyor. Oysa, yılların okur tepkileri bize hep şunu söylüyor: Bir gazete hakkında siyasi taraflılık algısı varsa, bunun en önde gelen müsebbibi, "haberin özü" yerine "tavır" içeren başlıklar. Tepkilerden çıkması gereken ders, bu noktada gizli.
Dil ile ilgili itiraza ise hak vermemek elde değil. Eski dönemlere ait kalıplar hâlâ terk edilmeyi bekliyor.