SABAH'ın internet sitesinde (sadece orada) 21 Eylül sabah saatlerinde bir haber yayınlandı. İşte PKK'ya Destek Verenlerin Listesi başlığını taşıyordu bu haber.
Spotta şöyle yazılıydı: "Terör örgütü PKK'ya para akışını sağlayan mali kaynaklarına ilişkin çarpıcı belgelere ulaşıldı. İşte devletin resmi kurumlarının elindeki, PKK'ya haçlı kaynağının belgeleri..."
Özetle şunu anlatıyordu "haber": Mali Suçları Araştırma Kurumu (MASAK), Umut Işığı Kadın Kooperatifi adlı vakfın mali kaynaklarının Avrupa'da bazı derneklerden sağlandığını saptamıştı. Haberde Chrest ve Ashoka gibi iki uluslar arası sosyal girişimci ağının da takibe alındığı duyurulmaktaydı.
En önemlisi, haberin bir bölümünde, "PKK sempatizanı" diye nitelenen bazı kadınların isimlerinin, soyadları rumuza indirgenmiş haliyle verilmesiydi.
Ashoka'nın Türkiye eski temsilcilerinden olan Şeyda Taluk, habere tepkisini e-posta yoluyla duyurdu. Haberin risklerine dikkat çekerken şunları yazdı Taluk:
"Burada adı geçen insanların çoğu yakın arkadaşım. Bir süre de Ashoka'nın Türkiye direktörüydüm. O sırada birkaç kez e-posta yoluyla tehdit edilmiştik, ama ciddiye almamıştım. E-postaların geldiği yeri polis de tespit etmişti, ama adı geçen insanları tehlikeye atmamak, işi büyütmemek için hukuki takibat yaptırmamıştım... (Şimdi) gerçekten bölgede (Güneydoğu illerinde) ciddi işler yapan ve onlara finansal destek olan gruplara, özellikle de kadınlara karşı yürütülen bu kampanya nereye kadar gidecek bilemiyorum ama öfkeliyim."
Habere tepki bununla da kalmadı. Diyarbakır'dan arayan iki kadın, haberin çıkması ardından telefonlarla tehdit aldıklarını, ciddi endişeye kapıldıklarını söylediler.
Yorum: Haber, SABAH'ın değil. Milli Gazete'nin aynı tarihli manşetinden kopyalanarak, içeriğine hiç dokunulmadan internet sitesine alınmış. Yazılma tarzı, içinde suçlanan kurum ve kişilerin görüşlerine yer verilmemiş olması (yani hakkaniyetli habercilik boyutu eksikliği), ve üslubuyla, bir kampanyanın parçası imiş izlenimini yaratıyor.
Esas vahim olan, yıllardır Diyarbakır'ın suça itilen çocuklar ve yoksulluk bakımından en "belalı" semti olan Surdışı'nda çocuk ve kadınlara yardım için çalıştığı bilinen; arayanlardan birinin ifadesiyle "tam da ortada kalmış olan" bir vakfın çalışanlarının kimliklerinin haberde yer alması.
Haberciliğin en önemli evrensel ilkesi, İngilizcesiyle "do no harm" diye ifade edilir. Yani, "zarar verme". Bunu, bu haber çerçevesinde, "insan hayatını riske atıcı yayıncılık yapma" diye de anlayabiliriz. Yaşanan terör, şiddet ve öfke ortamında sorumlu habercilik çok daha kuvvetli bir talep olarak karşımızda.
Bu haberin arzulanan gazetecilikten ne kadar uzak olduğu da ortada.
