OdaTV iddianamesi ve ekleri dolayısıyla, "habercilik ve özel hayatın gizliliğini ihlal" konusu bir kez daha gündeme geldi. (Aslına bakarsanız, kapkara bir ihlal siciline sahip olan medyamızdan bu konu kolay kolay gitmez ama o ayrı bir mevzu.)
Özel hayatın gizliliği hem yasaların hem de etik kuralların kapsama alanında. Bu konu öyle hassas ki, anayasal güvence de gerekiyor; AİHM mevzuatında da temel maddeler arasında yer alıyor.
Bu konuda bazı tespitlerimi sıralamak isterim:
Konuya OdaTV özelinden bakarak sızlanan meslektaşların geçmişinde "özel hayat gizliliği ihlalleri" içeren haber ve yorumlar hayli kabarık. Yanlış kişilerin, açıkça özeleştiri ve "şahsi sicil temizliği" yapmadan ilkesel doğruları savunmaya soyunması, başlıbaşına bir inandırıcılık meselesi haline geliyor, tartışmayı rayından çıkarıyor.
OdaTV özelinden bakalım veya bakmayalım, ülkemizde gazetecilerin etkin bir bölümünün bağımlılık, taraflılık, "özdeşleşme" ve ideolojik misyonerlik ile malul olduğu, daha ötesi demokrasi aleyhtarı kumpas ve çeteleşmelerde rol üstlendikleri de örnekleriyle bilinmekte.
Bu bakımdan, gazetecileri içeren iddianamelerdeki telefon veya ortam kayıtlarının yayınlanması baştan aşağı"özel hayat ihlali" gibi görülemez. (Bazı özel gibi görünen telefon konuşmaları, bir suç, görev suiistimali ve karanlık ilişkilere de kanıt veya işaret oluşturabilir.) Ancak, dürüst bir gazeteci ve dikkatli bir editörün görevi, bu unsurları titizlikle ayıklayıp, bunlardan sadece bilinmesinde "kamu yararı" olanlarını yayınlamaktır.
Ülkemizde anti-demokratik çeteleşmeler ve "dezenformasyon yuvaları" aracılığıyla toplum düzenini bozma faaliyetlerinde gazetecilerin de hiçbir şekilde yer ve rol almadığını kimse iddia edemez. (Bazılarını da en çok bu bağlamda belgelere dayalı haberlere "özne" olma, yani "teşhir edilme" ihtimali korkutmaktadır.
Medyamız suç ve mesleki ahlaksızlık, etik düşmanlığından bir an önce temizlenmelidir. Diğer meslek alanları bir bir temizlenirken, medya kirli kalmakta ısrar edemez. (Etse de halkı kandıramaz, kendi kuyusunu kazar.)
Kaliteli gazetecilik hem özeleştiri, hem de "meslektaş kayırmayan" bir habercilik ister.
Bunu yaparken, iddianameler ile eklerinde isnat edilen suçla ilgisi olmayan bölümlerin yer almaması ve özel bilgilerin (tel no gibi) gizli tutulması gerektiği de yargıya yöneltilmesi gereken haklı bir eleştiridir.