Kural olarak, sonuçlanmamış yargı süreçleri ile ilgili haberlere gelen, hukuksal mütalaalar içeren şikâyetlere yer vermiyorum.
Zaten genel olarak böyle itirazlar tekzip formatında gazeteye yansıyor. Bu köşe de -bazı istisnalar dışında- tekzip köşesi değil zaten.
Ancak, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Muhasebe Müdürü Mürsel Önal ile ilgili haberlere avukatı Cengiz Göksel'den gelen bir yazılı başvuru kısmen bu köşeyi ilgilendirdi, çünkü bazı noktalar habercilik ilkeleri ile bağlantılı.
Halen tutuklu olan Önal'a ilişkin üç habere değinmiş Göksel uzun mektubunda; üçünde de hatalar olduğunu öne sürüyor.
Kronolojik olarak baktığımızda, ilk haber 5 Ağustos tarihli. Manşetten Dalan'ın Kasası Uçtu ifadesiyle verilen haberde Önal'ın 5 milyon TL ile İtalya'ya kaçtığı, kayboluşunun iki gün sonra anlaşıldığı aktarılıyordu. Haber iç sayfada da detaylı olarak işlenmişti.
Avukat Göksel, bu haberle ilgili şunları öne sürüyor: "Mürsel Önal hesapları boşaltıp İtalya'ya kaçtı" ifadesi tamamen uydurmadır. Çünkü, Önal İtalya'ya gitmemişti, yıllık izne çıkmıştı ve Ukrayna'daydı. Zaten Yeditepe yönetimi tarafından hakkında suç duyurusunda bulunulmasından sonra aynı gün Türkiye'ye dönmüştü.
Bu kayıtlar emniyetin elindedir. Önal 28 Temmuz 2009 tarihinde ise hakkında yapılan şikâyetle ilgili Kadıköy Adliyesi'ne giderek savcıya ifade vermiş ve serbest bırakılmıştı.
Sabah'ın manşetine yerleşen haber ise 5 Ağustos 2009 tarihinde yayınlanmıştı ve aslında haberde söz edilen ve gerçekle alakası olmayan gelişmelerin üzerinden 10 gün geçmişti. Buna rağmen Önal'ın yurtdışında olduğu belirtilmiş ve haber buna göre inşa edilmiştir.
Önal ile Bedrettin Dalan arasında irtibat kurulması mantık dışıdır.
İkinci haber, 11 Kasım tarihliydi. Tavlada Yakalandı başlıklı haberde, hakkında bir mahkeme tarafından yakalama kararı çıkartılan Önal'ın Pendik'te yakalandığı aktarılıyordu.
Göksel bu haberde Ergenekon iması yapıldığını, oysa müvekkiline bu konuda hiçbir soru sorulmadığını belirtiyor. Ayrıca, "Bu haberde Önal'ın Belarus'a gittiği yazılmıştır. Bu bilgi de yanlıştır. Önal hakkında suç duyurusunda bulunulduğu tarihte Ukrayna'da bulunmaktaydı" diye ekliyor.
Üçüncü haber ise 21 Kasım tarihli ve Dalan'ın Adamına 12 Yıl Hapis İstendi başlığını taşıyor.
Göksel'e göre burada "gerçek dışı" bilgiler var.
"Mürsel Önal hakkında hazırlanan iddianame 3 Kasım 2009 tarihinde mahkemeye sunulmuş ancak mahkeme savcılık tarafından hazırlanan iddianameyi reddetmiş ve iade etmiştir. Yani mahkeme iddianamede yer alan bilgilerin dava açmaya yeterli olmadığı kanaatine varmıştır. Çünkü Önal hakkında sadece birlikte çalıştığı kişiler tarafından kendisine yöneltilen suçlamalar vardır. Savcılık Önal'ın söz konusu parayı zimmetine geçirdiğiyle ilgili ne banka hesaplarında ne de eldeki belgelerde bir ize rastlamamıştır. Haberde belirtildiği gibi Mürsel Önal hakkında herhangi bir dava bugün itibariyle dahi açılmamıştır" diyor.
Yani "haber uydurmadır" demeye getiriyor.
Yorum: Bizde adliye kökenli haberlere dair şöyle bir gelenek var: Verilen, ele geçen dosyaları özetleyerek, anlaşılır hale getirip aktarmak. Hemen her zaman böyledir. Zaman unsuru da işin içine girince muhabir yakalayabildiği gerçekliği aktarmakla yetinir.
Bu, çoğu kez anlaşılabilir. Ama, hukuksal ihtilaf süreçlerini bir fikri takip formatında sonraki günlerde de izlemek, gerçeğin farklı yüzleri varsa onları da kovalamak gerekir.
İlk haberi hazırlayan Bülent Aydemir, yaptığı araştırmada 28 Temmuz'da bir ifade verme olduğuna dair hiçbir bilgi olmadığını, tüm kaynakların Önal'ın firarda olduğu gerçeği üzerinden yorum yaptığını söylüyor.
İkinci haberi yazan Rıdvan Tezel'in Belarus itirazına cevabı şöyle:
"Kaynaklarımızdan Mürsel Önal'ın yurtdışına çıktığı Belarus'un Minsk kentine gittiği bilgisini aldık. Oradan hangi ülkelere geçtiğini ve Türkiye'ye hangi ülke üzerinden geldiği, yönünde bir cümle yazmadım. Haberde de yazıldığı gibi Mürsel Önal'ın yurtdışına gittiği halen firarda bulunan ve Bedrettin Dalan ile buluşmuş olma ihtimalinin araştırıldığını yazdım. Haberde kişilik haklarına yönelik çarpıtma ve yorum söz konusu değildir. Ayrıca yakınlarının adına kurdukları şirketler (haberden sonra eğer kapatılmayıp bir başkasına devredilmediyse) yapılan araştırma ile bu ortaya çıkacaktır."
Ayrıca, "..haberde Mürsel Önal hiçbir şekilde Ergenekon soruşturması ile ilişkilendirilmemektedir.
Haberde Önal'a yürütülmekte olan Ergenekon davası ile ilgili savcıların ifade alma ve bilgi talebinde bulunduğu gibi cümleleri de yer almamaktadır."
Bu noktaya kadar muhabirlerin görüşüne katılıyorum.
Geriye bir eleştiri ve birkaç soru işareti kalıyor:
"İtalya'ya kaçtı" ifadesi, spotta yer aldığı şekliyle, çok kesin bir havada verilmiş ve yanıltıcı olmuş.
Önal'ın 28 Temmuz'da ifade vermesi ve serbest kalması ile ilgili bilgiler daha dikkatli araştırılabilir miydi? Çünkü eğer bu doğruysa, (5 Ağustos tarihli) haberde bir yanıltma söz konusu.
Öyleyse haber yine haberdi ama anlatım değişmeli, belki farklı boyutlarına bakılmalıydı.
21 Kasım tarihli habere gelen itiraz ilginç. 3 Kasım'da iddianamenin iade edildiği bilgisi 3-21 Kasım arasında hiçbir gazetede yer almamış.
Ortada bir tuhaflık, belki de genel bir habercilik ihmali mi var? Muhabir Gülcan Demirci, bugün "işin aslı"nı daha derin araştıracağına söz verdi.
Takip edeceğim.
Bu hukuksal süreçte ihtiyatı elden bırakmadan söylenecekler bunlar.