'Akşam otobüs yakılıyor. PKK İstanbul'un göbeğinde eylem yapıyor, siz haber yapmıyorsunuz. Reina'nın duvarı daha mı önemli?..' Bu eleştiri, okurumuz Osman Melikoğlu'na ait.
"İşiniz gücünüz terör haberlerini büyüterek halkı galeyana getirmek, ülkemizin çıkarlarını zedeleyenlere alet olmak. Ne zaman vazgeçeceksiniz bundan?" Bu da, benzer görüşü dile getiren 20 kadar okurumuzdan Esat Cömert'e...
Görevimiz bildirmek
Terör ve siyasi şiddet yeniden tırmanışta.
Bunu izlediğiniz haberlerden biliyorsunuz. Yoksa bilemezdiniz.
Bilmeniz gerekiyor mu?
Elbette.
Bizim görevimiz, Türkiye'de toplumu ilgilendiren önemdeki bütün gelişmeleri sizlere aktarmak.
Bunu yapmazsak, mesleğe ihanet etmiş oluruz.
Ancak, ne propaganda hoparlörüyüz, ne de devekuşu. Ama, siyasi ve kitlesel şiddet ve terör haberlerinde, okurlardan gelen tepkilerin dikkate alınması gereken bir yanı da var: Hassasiyet.
Mesele bazılarının sandığı gibi "vermek" veya "vermemek" değil.
Mesele "nasıl vermek"te yatıyor. Ortam ne kadar gergin olursa olsun, özgür basın, ne terör örgütlerinin baskıları ve tehditlerine yılgınlık gösterir, ne de iktidarların yönlendirmesine boyun eğer.
'Haber saklanmaz'
Bu mesleğin kuralları belli.
Sabah Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'ya son günlerdeki habercilikle ilgili bu eleştirileri aktardım. Yanıtladı:
"Bu terör eylemlerinin temel amacı, şiddet aleyhtarı olan, demokrasi yanlısı her kesimi korkutmak, susturmak, insanlarda tedirginlik yaratmak. İkinci amacı da terör eylemlerine taraftar toplamak. Okurlarımız bize güvensin, çünkü bu tür haberlere baş sayfadan çok gerekmedikçe yer vermemeye gayret ediyoruz. Ama haber saklamak işimiz olamaz. Bu nedenle en gerekli ayrıntılarıyla olayları ve analizlerini iç sayfalarda, abartmadan, eğip bükmeden veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz." Toplumun ezici çoğunluğu şiddet, kan, tahribat, gerginlik istemiyor. Ama olan da oluyorsa, haberleri sorumluluk çerçevesinde verilecek. Başka çaresi yok.