Mesleğimizi dörtlü bir çerçeve içinde görmeliyiz. Çerçevenin köşelerinde şu temel kavramlar var:
Özgürlükler, ilkeler, yükümlülükler ve sorumluluklar.
Bunlardan biri yara alırsa ötekiler de zedeleniyor.
Sorumlu yayıncılık, bazen hem toplumun, hem de bireylerin güvenliğini doğrudan ilgilendiriyor.
Haber doğru da olsa, her ayrıntı ille de kamuyla paylaşılmalı mı? İstanbul'un Suadiye semtinde bir akşam apartmanının asansöründe kimliği belirlenemeyenbir kişinin saldırısına uğrayan ve komaya giren 21 yaşındaki Yeşim Tuğrul'la ilgili haber, geçen hafta çok konuşuldu.
Güvenlik sorunları var
Yeşim Tuğrul saldırı ardından bir beyin ameliyatı geçirdi.
Gazetenin 30 Mart tarihli ön sayfasında Komadaki Yeşim Nakledildi / 'Saldırgan Yine Gelir' Korkusu başlıklı haber, yeni bir gelişmeyi duyurdu: Yeşim, aranan saldırganın tekrar gelebileceği yönünde kuşkular nedeniyle, ameliyat geçirdiği İsviçre Hastanesi'nden güvenlik sorunu"gerekçesiyle başka bir hastaneye sevkedilmişti.
Merkez Haber Ajansı'ndan Yalçın Bek'le Müslüm Sarıyar'ın haberi, Arzu Özbek'in sorumlusu olduğu iç sayfada da genişçe yer almıştı.
34 okurumuz haberdeki bir ayrıntıya şiddetle itiraz etti ve "bu yaptığınız doğru mu?" diye sordu.
Haberin iç sayfadaki bölümünde, hakkında şiddetli can güvenliği kaygıları olduğu belirtilen Yeşim'in, sevk edildiği hastanenin de adı verilmişti!
Ergün Kaymaz: "Böylece o alçak saldırgana adres vermiş oldunuz, tebrikler. Bu kadar olur.."
Hale Vardal: "Hadi size bu bilgiyi veren sorumsuzca davranmış, peki sizler nasıl oluyor da bu sorumsuzluğa ortak oluyor, polisin işini zorlaştırıyorsunuz? Pes doğrusu.." Evet, maalesef ciddi bir ihmal söz konusu.
Gazete neden hatalı?
Şundan: Bu haberin özü, katilin kimlik veya eşkalini verebilecek, zor durumda bir kurbanın can güvenliği ile ilgili. Burada, acaba, Yeşim'in sevk edildiği hastanenin adı bu habere önem açısından ne katıyor? Hiçbir şey. Çünkü asıl önem taşıyan noktalar zaten haberde var: Babanın koruma talebi, kaygıların ne olduğu ve nedenleri, polisin aldığı önlemler, İsviçre Hastanesi'nin korumaya pek elverişli olmaması nedeniyle "sevk" kararı...
Bilinmesi gerekenler
Bütün bunlar, okura "bilmesi gereken" her şeyi yeterince anlatıyor.
Gereksiz bir ayrıntı, ne yazık ki, habercilik amacını gölgelemiş durumda.
Muhabirler öğrendikleri her ayrıntıyı habere katmak ister. Bu doğaldır, ama editörler de önlerine gelen her ayrıntıyı "sorumluluk" büyüteciyle gözden geçirmek zorunda.
Son söz Fatih Altaylı'nın: "Okurlar haklı. O gereksiz bilgiyi veren polise maalesef alet olduk."