OKURUMUZ Soner Dündar'dan bir eleştiri aldım.
"16 Eylül günü yaşadığım, hayal kırıklığıdır" diyor.
Olay şu:
Ankaralı Dündar, Kayseri'den başkente dönerken Sabah almış ve burada birinci sayfadan anonslu, geniş bir haber görmüş.
"Haberde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in oğullarının ve adamlarının bir gazeteciyle eşini dövdüklerine dair iddialar vardı" diyor Dündar.
Haberle ilgilenmiş, hatta bir-iki telefon görüşmesi de yapmış dönüş yolunda.
"Ancak Ankara'ya döndüğümde ofisteki masamda duran Sabah'ta bu haberi bulamadım. Gökçek'le ilgili haber asıl Ankaralıları ilgilendirmez miydi? Neden bu haber Ankara baskısında yok, anlayamadım. Başka bir neden mi var?" diye noktalıyor.
Olması gereken bir haberin gazetede neden olmadığı, okurlarda haklı kuşkular yaratabilir. Çünkü Türkiye'de basın-güç odakları arasındaki ilişkilerde öteden beri irili ufaklı sorunlar yaşandı.
Basının rolü zedelendi.
Okurlar bunun farkında. Dündar'a, edindiğim bilgilere dayanarak bildirmeliyim ki, bu haberin Ankara baskısında yer almayışının arkasında öyle bir neden (etiğe aykırı müdahale, oto sansür) yok.
Haber aynı tarihli Sabah internet sitesinde mevcut.
Öteki baskılarda da.
İsteyen ulaşabilir.
İstanbul'un haber seçiminde, daha önemli bulunan haberler nedeniyle o haber sayfadan düşmüş.
Ama okurumuzu haklı buluyorum.
Ankara Belediye Başkanı'nın ailesinin karıştığı bir olayla ilgili iddialarla ilgili bir haber, elbette ki Ankaralı Sabah okurlarının dikkatine sunulmalıydı.