Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlık ve AK Parti Genel Başkanlığı görevlerini bir başka isme devretmesi, öncelikle AK Parti'yi ilgilendiren bir durumdur. Bu gerçeği Sayın Davutoğlu da açıklamalarında defalarca vurguladı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la arasına kimsenin giremeyeceğini herkese çok açık biçimde hatırlattı.
Sanki kasetle gelmedi...
Ama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'deki olağan kabul edilen bu nöbet değişimine nedense takılmış durumda...
Kendisinden önceki CHP Genel Başkanı'nın bir kasetle devrilmesi ertesinde alelacele nöbeti devralmamış gibi, işi gücü bırakıp AK Parti'de Büyük Kongre delegelerinin oylarıyla gerçekleşecek nöbet değişimine veryansın etmeyi siyaset etmek sanıyor.
Demokrasi yokmuş
Baksanıza bu konuda söylediklerine...
"- Eğer bir kişinin iki dudağına hapsetmişse bir parti, o parti parti değildir. O partinin demokratik inançları da demokrasi de yoktur.
Daha düne kadar ileri demokrasi getireceğiz, diyorlardı. Onların söylediği ileri demokrasi bir diktatöre teslim olan siyasal partidir."
Temelce davranışlar
Aslında hem acıklı hem de komik bir tablo bu... Kendi partisini hedef alan kaset komplosunun üzerine yatıp AK Parti içindeki delege oylarıyla gerçekleşecek nöbet değişimine laf yetiştirmek, Temelce bir davranış değil mi? Kılıçdaroğlu'nun bu davranışına benzer bir durumu bir Temel fıkrasında da görürüz...
Her şeye laf yetiştirmek
Temel, benzin istasyonunda tuvalete girmiş. Bu sırada yandaki bölmede ihtiyacını gideren bir adam, aynı anda eşi ile cep telefonu ile konuşuyormuş. Adam eşine "Ne var ne yok" diye sormuş. Yan bölmedeki Temel "İyilik, her şey yolunda" diye cevap vermiş. Adam "Çoluk çocuk ne yapıyor" demiş eşine... Temel "Okula gidiyorlar, derslerine çalışıyorlar" demiş. Sonunda yandaki bölmede bulunan adam telefondaki eşine "Karıcığım, yandaki bölmede bir adam sana sorduğum sorulara cevap yetiştirmeye başladı. Ne yapacağımı bilemiyorum. Telefonu kapatıyorum" demiş.