Bir İngiliz üniversitesinin uzmanları canı sıkılan çocukların genellikle geleceğin yaratıcı insanları olduklarını saptamışlardı... "University of East Anglia"nın pedagogları ünlü sanatçılarla söyleşiler yaptıktan sonra bu sanatçıların çoğunun, küçüklüklerinde "Canları sıkılan çocuklar" olduklarını görmüşler.
Canı sıkılan küçükler
Kısacası çocuklarının canlarının sıkılması, olumlu sonuçlara sebep olurmuş. Canı sıkılan çocuğa yeni oyuncaklar almak, onu gezdirip can sıkıntısını dağıtmaya çalışmak, çok doğru bir davranış değilmiş. Canı sıkılan çocuklar düşünce dünyasında yoğunlaşırmışlar. Kendilerini, doğayı, çevreyi daha fazla anlamaya yönelirmişler. Böylece içlerinden yazarlar, ressamlar, müzisyenler çıkarmış... Bunların ana babaları bilinçli davranırlar ve "Evladımın can sıkıntısını nasıl giderebilirim" uğraşına kendilerini kaptırmazlarmış.
Canı sıkılan büyükler
Çocukların ruh haleti üzerinde araştırma yapıp can sıkıntısının ne tür olumlu sonuçlara dayanacağını saptayan bu uzmanların bulgularının benzeri, ne yazık ki canı sıkılan büyükler üzerinde de üretilmiş değil. Oysa yaşayarak gördük ki bizim toplumumuzda her vesile ile canları sıkılan büyüklerin sayısı, canları sıkkın çocuklardan daha fazladır.
İki örnek
Hatırlayın mesela "Açılım Süreci"nde ne kadar çok yetişkinin canlarının ne kadar çok sıkıldığını... Mesela bunlardan bazıları Kandil'e gidip "Sakın barışçı olmayın, Öcalan sizi satıyor" diyerek, can sıkıntılarını gidermeye çalışmamışlar mıydı? Bunlar şimdi de "Güvenlik güçleri masum teröristleri öldürüyor" diyerek, yeni can sıkıntılarını seslendirmiyorlar mı? Bu canları sıkılan büyüklere tipik bir örnek de Pensilvanya'daki kişi olamaz mı? Yargıya, polise sızan imamlarının darbe girişimlerinin başarısız olmaları üzerine canının çok sıkıldığı anlaşılan bu kişinin ruh haletini, beddualarından anlamak mümkündür.
Nasrettin Hoca'ya başvuralım
Canı sıkılan çocukların ileride yaratıcı insanlar olabileceğini İngiliz pedagogların araştırmaları sayesinde öğrendik. Acaba canları sıkılan büyükler ileride ne tür insanlar olacaklardır? Belirli yaşı geçmiş büyükler için ilerideki zamanların sonsuzluğa kavuşmak olduğunu biliyoruz. Bu durumda, her olumlu gelişmeye canları sıkılarak yaklaşanların gelecekte ne olacaklarını anlatan bir Nasrettin Hoca fıkrası ile konuya ışık tutabiliriz.
Cuma günü meselesi
Adamın biri ölmüş ve oğlu Nasreddin Hoca'ya gitmiş... "Babam cuma günü öldü. Öbür tarafta nasıl karşılanır" diye sormuş. Hoca "Namaz kılar mıydı" diye sorunca, "Hayır namaz kılmazdı ama cuma günü öldü" demiş. Hoca "Hovardalığı var mıydı" diye sormuş. Oğul "Evet hovardaydı ama cuma günü öldü" demiş. Hoca "Hırsızlık yapar mıydı" diye sorunca da oğul "Evet hırsızlık yapardı ama cuma günü öldü" cevabını vermiş. Hoca bu defa sinirlenmiş ve "Cuma günü ellemezler ama cumartesi gerekeni yaparlar" diye konuyu noktalamış.