Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"İstemezük" geleneğini sürdürmek bıktırmadı mı?

Koalisyon pazarlıkları şu ya da bu şekilde bir sonuca ulaşacaktır. Neticede ölümden öteye köy olmadığı gibi, erken bir genel seçimden öteye de başka bir çözüm yoktur çok partili siyasette... Kısacası Türkiye hükümetsiz kalmaz.
Bu kararsızlık ortamında veya geçiş döneminde en rahatsız edici gelişme "İstemezükçüler"in seslerini yine yükseltme ve kazan kaldırma çabaları değil mi? Bunlar bir yandan "Onlar aya, biz yaya" diyerek geri kalmışlığımızı vurgularlar, aynı anda da yeni ve ileri ne varsa onun gelmesini engellerler.

Yeter artık!

Bunların seslerini yakın ve uzak geçmişte her fırsatta yükselttiklerini duymaya alışmış olduğumuz için, şimdi de yadırgamamız gerekiyor. Ama bunların ülkenin ve toplumun gelişmesine vurdukları sekteyi düşündüğünüz zaman da "Yeter artık" diye bağırmak geliyor içinizden...
"Döviz israfı olur, istemezük" dedikleri için en yaygın kitle iletişim aracı olan televizyon dünyadan 30 yıl sonra Türkiye'ye geldi.
Bunlar "Kıyılar yağmalanır, istemezük" dedikleri için Ege ve Akdeniz'i turizme Turgut Özal "yeter artık" diyene kadar açamadık.

Her konuda aynı direniş
"Dövizlerimiz tükenir, istemezük" dediler ve Türk Parasını Koruma Mevzuatı ile 1980'lere kadar döviz sahibi olmayı suçun kanıtı olarak kabul ettik.
Boğaz'a köprü yapmayı "Çarpık kentleşmeye sebep olur, istemezük" diye karşılamadılar mı?
Koruma duvarları arkasında üretilen dünyanın en kalitesiz sanayi ürünleri dünyanın en pahalı fiyatlarıyla satılırken, bunlar "Serbest ticaret yerli endüstriyi batırır, istemezük" dediler ve global rekabete açılmamızı engellediler.

Gerçekleri görmezden gelmek
"Onlar ortak biz pazar oluruz, istemezük" diyerek, zamanında tam üyeliğimizin kolay olduğu Avrupa Birliği'ne girmemize engel oldular.
"Sonra bölünürüz, istemezük" diyerek Kürt realitesinin görmezden gelinmesine, Kürtçe konuşmanın suç kabul edilmesine neden oldular.
Anayasa Mahkemesi'nin musluk kapatır gibi parti kapatmasını doğal karşılamadılar mı? 1915'teki "Ermeni Tehciri"ni de, 1965'in "6-7 Eylül pogromunu" da, bunlar hiç yaşanmamış gibi yok saymadılar mı?

Yasalar engel mi?
Şimdi de "3'üncü Köprü"ye, "İstanbul'un 3'üncü Havalimanı"na "İstemezük" çığlıkları atarak karşı çıkıyorlar. Bunun için de yargıyı kullanmayı deniyorlar. Bunlar "Marmaray"a da "İstemezük" dememişler miydi?
Hatırlıyorum... 1974'te İstanbul'da çöpler toplanmıyordu. Dönemin belediye başkanına televizyonda "Neden çöpler toplanmıyor" diye sorduğumda, "Yasalar çöp toplamamıza izin vermiyor" cevabını vermişti.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA