Siyasal yaşamımıza 1964 ile 2000 arasındaki dönemde damgasını vurmuş bir siyasetçinin arkasından olumlu ve olumsuz söylenebilecek çok söz vardır.Ama gerek inançlarımız gerekse geleneklerimiz "Gidenin arkasından kötü konuşulmaz" kuralını bilincimize yerleştirmiş... Yazıya "Süleyman Demirel'e rahmet diliyorum" diyerek başlamak galiba en doğru olan davranıştır.
"Yolları yapmasaydım"
Demirel'e ilişkin o kadar çok anım var ki... Birkaç yaz önceydi. Arabamın direksiyonunda Yalıkavak'tan Torba'ya doğru gidiyordum.
Cep telefonum çaldı, aracı kenara çekip açtım... Karşımda Demirel vardı... "Beni çoktandır aramadın, neredesin" diye sordu. "Bodrum'dayım" dedim... Güldü ve "Ben o yolları yapmasaydım Bodrum'a çok zor giderdin" diye cevap verdi...
Haklıydı... İlk kez Bodrum'a direksiyon başında gittiğim 1966 yılını hatırladım... Bafa Gölü'nü geçtikten sonra dağa tırmanan 40 kilometrelik yolu düşündüm ve "Haklısınız" diyerek ben de güldüm...
Isparta zeybeği
Oğuz Haksever'le birlikte NTV'de yaptığımız "Makam Farkı" programında "Siyasetçiler ve şarkıları" içerikli bir bölüm hazırlamıştık. Burada Demirel'i de "Isparta Zeybeği"nin eşliğinde ele almıştık. Görüntülerde Demirel meydanlardaki kalabalıklara hitap ederken, İslamköy'deki yakınları ile görüşürken, şapkasını kapmak isteyenlerden kurtulmaya çalışırken, arkada "Evlerinin önü mersin" diye başlayan dizeler duyuluyordu.
Bu programın yayınlandığı gün yine telefonum çaldı... Yine Demirel vardı karşımda... "Bu zor günlerde hayatıma bir ışık tutmuşsun, teşekkür ederim" dedi. Nazmiye Demirel'in hastalığının onu çok etkilediği belliydi. Sonra "Neticede sen de şapkamı kaptırmadığımı teslim etmişsin" dedi...
Son beraberlik
Geçtiğimiz yaz da yine Bodrum'da, Ali Şen'in evinde birlikte olduk Demirel'le... Yanında iki saate yakın oturup sohbet ettim. Beden olarak çökük ve yorgundu. Başını kaldırmakta zorlanıyordu ve yürürken iki kişi koluna giriyordu. Doktoru Aylin Cesur'un özenli bakımı giysilerine bile yansımıştı. Ama belleği, onu ilk tanıdığım 1965'teki kadar açıktı. Evimde kendisine ikram ettiğim Antep yemeklerinden bile söz etti...
Meslek hayatımda Demirel'e karşı olduğum için birkaç defa işimden de oldum. Ama onunla dostluk düzeyindeki diyalogum hiç kesilmedi.
Kitaplar ve Demirel
12 Eylül günlerinde Ankara'daki basın toplantılarına gitmeden önce mutlaka onu Güniz Sokak'taki evinde ziyaret ederdim. Böyle bir gün basın toplantısından sonra MGK Genel Sekreteri Org. Haydar Saltık beni alıkoydu... "Siz her toplantıdan önce neden Demirel'e gidiyorsunuz" diyerek bir çeşit sitem etmişti... Bir gün de elimde kitaplarla Güniz Sokak'taki evin bahçe kapısının önündeyken, yoldan geçen rahmetli Turan Güneş geldi yanıma. "Sayın Barlas, bu kitaplarda ne var ki" diye sordu... Ona "Bunları Demirel'e getirdim" deyince güldü... "Hata yapıyorsunuz, Demirel bunları okursa onun kafası da bizim kafalarımız gibi karışır" dedi.
Rahmet dilerken...
O yasaklı günlerinden birinde rahmetli Kemal Ilıcak'ın evinde yemekteydik. Masada Demirel, eşi Nazmiye Demirel, ben ve eşim Canan Barlas vardık. Demirel'e "Süleyman Bey, Nazmiye Hanım'ın elinden tutup Zürih'te Bahnhoff Bulvarı'nda, Paris'te St. Germain'de yürüseniz... Türk siyasetinin gerginliğini bir kısa süre unutsanız olmaz mı" dedim. Nazmiye Hanım sözümü kesti... "Mehmet Bey bu Demirel evdeki atan sigortayı bile tamir etmezken, beni Avrupa sokaklarında nasıl gezdirecekmiş" dedi. Demirel eşinin bu sözlerini kahkahalar atarak dinlemişti.
Demirel'e rahmet diliyorum... Ülkeye yaptığı hizmetlere bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum.