Neticede CHP Genel Başkanı İngiliz ana muhalefetinin lideri değil. CHP kendini öyle zannetse bile Sosyal Demokrat bir parti de hiç değil. Mesela barış konusunda bile çekimser olan bir sosyal demokrat parti düşünebilir misiniz?
Bu farklılıklar Türkiye'nin siyasi ortamında pek hissedilmez.
Ama Kılıçdaroğlu Brüksel'de Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda ile yaptıkları ortak basın toplantısında ülkesinin Başbakanı Erdoğan'ı Beşar Esad'a benzetince, Türkiye'deki siyasetin gelişmiş demokrasilerdeki siyasetten farkı ortaya çıkıverdi.
Avusturyalı Sosyal Demokrat Swoboda "Erdoğan'ın politikasını kabul etmeyebilir, eleştirebilirsiniz. Ama diktatörle halkın oyuyla gelen arasında büyük fark olduğunu bilmemiz gerekiyor" diyerek Kılıçdaroğlu'nun sözlerine tepki gösterdi.
Swoboda'dan öğütler
Kılıçdaroğlu sözlerini geri alıp özür dilemediği için de, bu ikilinin buluşmaları iptal edildi. Swoboda daha sonra A Haber'e verdiği demeçte "Sivilleri katleden bir diktatörün Erdoğan ile kıyaslanması bizim savunduğumuz ilkelere terstir" dedikten sonra, CHP'yi de şöyle eleştirdi:
"-CHP'nin Türkiye'yi ileriye götürmesi, modern Türkiye için çalışması lazım. Gerilerde kalmaması lazım. CHP bölünmüş durumda. Türkiye'yi açıklığa kavuşturmak lazım. Türkiye'yi daha demokratik, Kürt sorununun çözüldüğü bir noktaya çekmek lazım. Kürt sorununun barışçı yollardan çözülmesi lazım. İç savaşa dahil olucu bir görüntü vermek iyi bir yöntem değil. CHP Türkiye'nin sorunlarının çözümü noktasına daha aktif olmalı, engelleyici bir görünüm vermemeli."
Churchill'in ilkesi
Eğer Kılıçdaroğlu İngiliz ana muhalefetinin lideri olsaydı, Churchill'in şu sözlerini hatırlar ve her dış ziyaretinde Türkiye'deki hükümeti şikâyet etme alışkanlığını herhalde bırakırdı.
Muhalefette olduğu dönemde de iktidarda bulunduğu zamanlardaki kadar etkili olabilen müteveffa Churchill şöyle demişti:
-İngiltere dışındayken kendi hükümetimi asla eleştirmemek gibi bir ilkeyi benimsedim. Ancak bu sırada kaybettiğim zamanı, İngiltere'ye dönünce mutlaka telafi ederim.
Bilmiyorum hatırlar mısınız?..
İyi ki o gitmedi
Kılıçdaroğlu 2011'in Kasım ayında da Avrupa Sosyal Demokratlarının toplantısında Türkiye'deki gelişmelerden övgüyle söz eden Norveç Savunma Bakanı Eide ile tartışmış ve o zaman da Çin'deki basın özgürlüğünün Türkiye'dekinden daha fazla olduğunu söylemişti.
Yine de şükredelim.
Ya dün Beyaz Saray'da Obama ile Başbakan Erdoğan yerine ana muhalefet lideri olarak Kılıçdaroğlu görüşseydi.
Mesela Türkiye'deki rejimin Suriye'deki Esad rejiminden daha baskıcı olduğunu söyleyip, Obama'ya "Artık bir şeyler yapmalısınız" deseydi.