Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı Obama ile yapacağı görüşmelere dönük beklentilerimizde ölçüyü kaçırmamalıyız.
İnkâr edilmeyecek bir gerçek var.
Bugünkü Türkiye tabii ki eskisinden çok farklı...
Geçmiş dönemlerde Washington'u ziyaret eden Türk siyasetçiler, ekonomisi zayıf ve kriz sarmallarında bunalmış bir ülkeyi temsil ederlerdi.
Soğuk Savaş yıllarında bir de
"Komünizm tehlikesi" (veya Sovyet tehdidi) vardı gündemde.
Şimdi bu tablo eskisinden çok farklı...
Ama yine de Amerika Birleşik Devletleri, bugünün dünyasının Roma İmparatorluğu.
Bir ülke başbakanının Washington'u ziyareti o ülke için her zaman siyasi gündemin öncelikli maddesidir ve beklentilerle doludur. Oysa bir yabancı ülke liderinin Washington'u ziyareti ABD için günlük bir olaydır.
Muhtaç değiliz
Çin ya da Rusya gibi göreceli süper güçlerden gelen liderler veya Avrupa hanedanlarının temsilcileri dışında, Amerikan kamuoyu bu ziyaretlere fazla ilgi göstermez.
Nitekim şu anda Amerikan medyası, İngiliz prensi Harry'nin attığı her adımı haberleştirmekte.
Yeni Türkiye'nin eskisinden farkı ise, artık ekonomimizin bu ülkenin desteğine muhtaç olmamasıdır.
Başbakan Erdoğan, Başkan Obama'dan tabii ki Suriye krizi konusunda daha aktif bir tutum izlenilmesini isteyecektir.
Ne var ki Suriye krizi bir "Türkiye sorunu" değildir. Suriye krizi tüm dünyanın ve Amerika'nın da çözüm bulması istenilen global ölçekteki bir sorundur. Suriye bize komşu olduğu için, bu kriz bizi daha fazla etkiliyor.
Süre yanlış mı hesaplandı?
Bizim Suriye'ye dönük olarak izlediğimiz siyasetteki hata galiba Esad'ın işbaşında kalabilme süresinin daha kısa olacağı öngörüsüne dayalı olarak, bu siyasetin oluşturulmasıdır.
Ama unutmayalım ki devrede Rusya'nın, Çin'in ve İran'ın da bulunduğu sayısız hesabı içeren bir sorundur Suriye krizi.
Amerika Birleşik Devletleri, Saddam Irak'ına yapılan askeri müdahalenin bu ülkeyi yeni bunalımlara sürüklediğini gördüğü için de, Suriye'deki Baas rejimine eskisinden farklı bakmaktadır.
Esad sonrası belirsiz
Bir başka deyişle "Esad sonrası Suriye nasıl şekillenecek" sorusunun cevabı, henüz ne Amerika'da ne de Rusya'da oluşmuştur.
Bu gerçeklerin ışığında Obama'nın Erdoğan'a Suriye konusunda "Biraz daha sabır" diyeceğini tahmin etmek zor değildir.
Genel olarak şu anda Türk-Amerikan ilişkileri yakın tarihin en problemsiz ve en uyumlu dönemindedir. Suriye krizi, iki ülkenin farklı konumda olmalarından ötürü değil, global hesapların Amerika'yı da bekleme durumunda bırakmasından ötürü, Ankara ile Washington'un gündemindeki ucu açık bir sorundur.