Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Her siyasi parti ideolojik bir hareket değildir

Siyasi tartışmalarda birinin "Ak" dediğine diğerinin "Kara" demesi, tartışanlar arasında kişisel çıkar farkları, benlik iddiaları, kan davaları falan yoksa genellikle ideolojik aidiyetlere bağlanır.
Tartışanlar arasındaki görüş farkını anlamaya çalışırken yapılabilecek teşhis hatalarının ana nedeni, her "Görüş" ün bir "İdeoloji" biçiminde algılanması olabilir.
Tabii ki herkesin ve her toplum kesiminin dünyaya farklı bakış açıları vardır. Ama bunların tümü ideolojik değildir.
Örneğin "Din" bir ideoloji değildir, bir "İnanç sistemi" dir. Ama dinin kurallarını bir siyasal sistemin içine oturtur ve topyekuncu (Ya da totaliter) bir siyasi program halinde uygularsanız, bu "Dini faşist ideoloji" haline dönüşür.
Dini kurallara uymamanın müeyyidesi, yaşam sonrasında çekilecek eziyetlerdir. Oysa dini, siyasi sistem (Veya ideoloji) şekline dönüştürdüğünüz zaman "Günah" ların cezasını, dünyada verebileceklerini sanan (Teokratik sistemlerde bu cezaları veren de) bir siyasi oligarşi veya ruhban sınıfı oluşur. Ortaçağ Avrupa'sının "Engizisyon" u buna örnektir mesela.
Bir başka yanılgı "Sosyal demokrasi" yi bir "İdeoloji" zannetmekten kaynaklanır.
Oysa "Marksizm" veya "MarksizmLeninizm" totaliter ve kapalı bir ideolojidir. Doğrulukları tartışılmayan kutsal metinleri, "Diyalektik" i kalıplaştıran ve "Kadercilik" e dönüştürülmüş "Determinizm" i vardır Marksist ideolojinin.
Sosyal demokrasi ise bir ideoloji değil, ideolojinin anti tezi olarak oluşturulmuş, pragmatik bir
"Dünya görüşü" dür. Sosyal demokrasinin tarihinde Bernstein, Kautsky, Jaures gibi devrim karşıtı reformistler, Atlee veya Ollenhauer gibi antikomünistler, Schroeder veya Blair gibi "Serbest pazarcı" lar vardır. Bugünün sosyal demokrasisi, liberal demokrasiyi hedefleyen, proletaryanın değil, refah toplumunun ve orta sınıfların siyasi hareketidir.
Bir diğer totaliter ideoloji örneğini de "Nasyonal sosyalizm" den verebiliriz.
Türkiye bütün bu ideolojileri ithal ederken, kendine özgü eklektik modeller üretmiştir. Bu nedenle kendilerini "Sosyalist" zanneden nasyonal sosyalistlere, Atatürk'ün yaşadığı çağın gerçeklerine uyarlı değişken politikalarının bir kesitini dondurup, onu "Kemalist" ideoloji haline dönüştürmeye çalışan sosyal demokratlara falan rastlayabiliriz.
Burada "İslam dini" ile "Siyasi İslam" ı aynı kefeye oturtanlara, sağda da solda da rastlamak mümkündür. Örneğin merkez sağdaki kesimlerde bazılarına "Müslüman" olmak yetmez "İslamcı" olmayı bir siyasi hedef olarak benimserler. Bunun gibi laikliği demokrasiden ayırıp, "Laisizm"i ideolojileştirip dinin alternatifi gibi sunanlar da görülür.
İdeolojik olmayan siyasi partilerin arasında ak ile kara benzeri kesin sınırlar yoktur.
Bir muhafazakar parti, bir sosyal demokrat parti gibi konjonktüre göre devletçi de olabilir, özelleştirmeleri de savunabilir. 3'üncü Dünyacı bir sosyal demokrat da, bağımsızlık savaşı veren bir muhafazakar da Batı'ya "Anti emperyalizm" penceresinden bakabilir.
Demek istediğim şu. Siyasi tartışmalarda katı ve kapalı bir ideolojinin bağımlısı olmadığımız halde sloganlar ve klişelerle karşı tarafa diyalog kapılarını kapatmak, genellikle "Kavram kargaşası" ndan kaynaklanıyor.
Örneğin iktidardaki partiye ideolojik öfke duymak yerine "Ben de iktidar olmak istiyorum" demek hem daha gerçekçidir, hem de daha sağlıklıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA