Recep Tayyip Erdoğan bu işi iyi öğrendi açıkçası. Şöyle bir hatırlayalım. İktidar olduğu günden beri, bu satırların yazarı dahil, Erdoğan'ı en çok hangi gerekçeyle eleştirdik?
- Bu iktidar bir dar kadronun, cemaat ilişkileriyle birbirlerine bağlı bir topluluğun iktidarıdır. Kendileri gibi olmayanları aralarına sokmazlar.
Ve Tayyip Erdoğan şimdi "Aydınlar Cemaati"nin tam orta yerinde duruyor. Geçmişte ne İstanbul Belediye kadrolaşması, ne cemaatler, ne de başörtüsü tartışmaları içinde isimleri duyulmuş "Aydınlar", onu destekleyen bildiriler yayınlıyorlar.
İşin daha çarpıcı yanı, Erdoğan'ı dar çevresinden ötürü geçmişte eleştirenlerden bazıları, şimdi onu dışarıya ve aydınlara açıldığı için, yerden yere vuruyorlar.
Ayıp olmasa ona "Takiyye yapıyor. O aslında şeriatçı değil, Kürtçüdür" falan diyecekler.
Siyasette buna, kündeden aşırıp, karşıtlarının göbeğini yıldızlara saydırmak denir.
Dış politikada ise Sarkozy, Merkel gibi Avrupa'nın yerel politikacıları Türk düşmanlığı yaparak AB'nin genişlemesini sabote etmeye çalışırlarken, Tayyip Erdoğan bir anda Avrupa'nın gündemine de "Kürt Sorunu" kavramı ile, bir demokrasi projesini Diyarbakır'dan sokuvermiştir.
Bir başka önemli nokta da şu.
AK Parti'nin iktidar ve Erdoğan'ın Başbakan olduğu dönemde "Ilımlı İslam" olmak Batı dünyasında yükselen değerdi. Amerika ve Avrupa 11 Eylül El Kaide terörist saldırısının şokunu henüz atlatmış değillerdi.
Ama şimdi gündem çok farklı.
Örneğin Irak dolayısıyla Amerika, Iraklı Şiilerle ittifaka bile girdi. Pakistan'ın Müşerref'i, ABD'nin en tartışılmaz müttefiki. Ayrıca hiç de ılımlı olmayan (Örneğin Suudiler) İslam devletleri de Batı'nın yanında El Kaide'ye karşı savaşıyor.
Şimdi yükselen değer Ortadoğu'da demokrat olabilmek.
Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'da "Bölücü Terör"le " Kürt Sorunu"nu ayırarak bir demokrasi ve insan hakları projesini gündeme getirmesi ve arkasına Türkiye'nin sivil aydınlarını alması, Batı'nın görmezden gelemeyeceği önemli bir hamledir. Bu hamle ile Erdoğan "Ilımlı İslam"ın konu mankenliğinden, Ortadoğu'da demokrasinin başrol oyunculuğuna soyunmuştur.
Bütün bunlar Recep Tayyip Erdoğan'ın, siyasetin hızlı öğrenen ve yeni politikalar üretmeyi bilen bir profesyoneli haline girdiğini gösteriyor.
Bu gerçeğin ışığında onun siyasi rakiplerinin de sayı ile kendilerine gelmeleri şart.
Emekli generallerle aynı titreşim katsayısına girerek ve alternatif çözümler üretmek yerine sadece "İstemezük" diyerek yapılan siyasetin, şu anda bu ülkede ve bu dünyada bir kıymet-i harbiyesi yok.