Unuttuk değil mi?
Ne zaman Irak'ın perişan edilmesinden bahsetmeye kalksam, dinleyenlerin aklına hemen 20 Mart 2003'te başlayan işgal geliyor...
"İnsanın hegemonyaya karşı savaşı, hafızanın unutuşa karşı savaşıdır" diyenler boşuna etmemişler bu lafı...
***
Oysa
bugün Putin'in başına örülen çorabı anlamanın en kestirme yollarından biri Birinci Körfez Savaşını (Irak'a saldırı ) hatırlamaktır...
Her şey oradadır...
ABD ve uydularının suyu yavaş yavaş ısıtma taktiği mesela...
Sabırla bir "
düşman" özne kurmak...
Ve onu uzun bir hatalar zincirine mahkum edip nefret abidesi haline getirmek...
Sonra da global bir onay çerçevesinde hesabını görüvermek...
***
Hatırlayalım mı?
Irak'ı önce İran'ın üzerine sürdüler.
Tam 8 yıl süren sefil bir savaş...
Bu arada
Körfez ülkeleri petrol fiyatını düşürüyor, Irak'ın temel gelir kaynağı borçlarını karşılayamaz hale geliyordu.
Saddam bir hata yapacaktı ve yaptı...
Kuveyt'e girerek dünya petrol rezervinin yüzde 20'sine el koydu.
Oldu bittiyle kalır sandı, oysa
tuzaktı.
Eh, BM ister istemez ayağa kalkacaktı, öyle oldu.
Sonra "Koalisyon kuvvetleri" oluşturuldu ve
24 Şubat 1991'de savaş başladı.
Çok hızlı bir harekattı.
Irak,
Kuveyt'ten çekildi.
3 Mart 1991'de ateşkes yapıldı...
Bitti mi peki?
Hayır!
Bu ilk aşamaydı.
Sonrası yalan iddialar ve taktik med-cezirlerle
2003'te Irak'ın kesin işgaline kadar uzandı.
***
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ve Kırım'ın ilhakını işte bu çerçevede anlamak gerekir...
Hegemon geçmişte tutmuş planlarını asla terk etmez.
Bugün Putin'e yarın Çin'e veya başka bir ülkeye aynı model uygulanır,
şüpheniz olmasın!
Mesela
Çin'in Tayvan'ı işgaline karşı çıkılıyor sanıyorsanız, aldanıyorsunuz...
Aslında Çin'in bu "
hata"yı yapması isteniyor...
***
Biliyorum, biliyorum...
Bizim Türkçe'yi yabancı gibi konuşan nevzuhur ekran profesörlerimiz şu yazımı okusalar küplere binerler...
Hafızayı böyle kurcalamaya ne gerek var diye homurdanacaklardır.
Umurumda değil!
ABD'yi okşayıp duran adamlara hiç saygım yok!
***
NOT DEFTERİ
Geçmiş hayat doludur, bu yüzden kızdırır, yaralar, o kadar ki, bu yüzden onu yok etmek ya da yeniden yaratmak isteriz. (MILAN KUNDERA / Gülüşün ve Unutuşun Kitabı)