"Olimpos tanrıları, Sisifos'u bir kayayı durmamacasına bir dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkarmaya mahkûm etmişlerdi; Sisifos kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince kendi ağırlığıyla yeniden aşağı düşecekti hep...
Uyumsuz ve umutsuz bir çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdi."
1939 yılı ilkbaharında Albert Camus işte bu antik efsane üzerine çalışmaya başladı.
İçine doğan ama tam adlandıramadığı ne çok şey vardı, kimbilir!
Sonra...
Savaşın tam ortasında, 1942'de kitap olarak yayımlandı.
***
Bugünden o günlere dönüp baktığımızda...
Avrupa'da ünlü sanatçılar, yazarlar, filozoflar, siyasetçiler, gazeteciler ne yapıyorlarmış diye sorduğumuzda...
Bulanık bir manzara karşımıza çıkıyor.
1939 sonbaharında yani birkaç ay sonra büyük savaşın patlak vereceğini açık açık hissedip düşünen neredeyse yok...
Gazeteciler kişilere odaklanmaktan öylesine yorgun düşmüşler ki, tetiğin düşmek üzere olduğunu fark etmiyorlar...
Hatta bir
"uyuşmuşluk" hâlinden bile söz edilebilir.
Avusturyalı yazar, şair ve gazeteci
Joseph Roth gibileri tek tük...
1933'te Hitler iktidara geldiğinde ülkesini terk eden Roth, 1939 ilkbaharında arkadaşı
Stefan Zweig'a şöyle yazıyor:
"Her şey yeni bir savaşa doğru sürükleniyor. Boş hayallere kapılmayın, kıyamet kopmak üzere..."
***
Bugünlerde de medyada ve eş dost sohbetlerinde
3. Dünya Savaşı konuşuluyor ya...
O yüzden bunları hatırladım...
Bir de gayet rasyonel biçimde
"Öyle şeyler olmaz abi, egemenler global ekonominin dinamiklerinin bozulmasına izin vermezler, o kadar da değil" türünden fikir yürütenler var...
İşte o zaman soruyorum kendime:
Acaba 1939 New York Dünya Fuarı'na katılanlar da aynı şekilde mi düşünüyorlardı?
***
Fuar 500 hektarlık bir alanda
30 Nisan'da açılmıştı.
Amerikan Telefon ve Telgraf Şirketi, General Motors, Ford ve yüzlerce şirket oradaydı.
Türkiye dâhil 58 ülke katılmıştı.
Cumhuriyet Gazetesi adına fuarı takip eden
Celaleddin Ezine fuarın orta yerindeki beyaz Barış ve Uygarlık Anıtı'nı önce kaymaklı dondurmaya benzetmişti ama ilginçtir, sonra da bir bombaya benzediği şüphesine kapılmıştı.
Ticaret canlıydı, şirketler gelecek yılları düşünüyordu, ülkeler umutluydu anlayacağınız.
Derken...
1 Eylül 1939'da Alman orduları, Polonya'yı işgale başladı.