Yeni bir pandemi gelir mi diye endişeleniyoruz...
Tabii boş verdiğimiz de oluyor.
Bir kere "deli gömleği"ni giydirdiler hepimize...
Lakin, umutsuzluk ya da korku hipnozu karşısında kayıtsızlığa kapılma hakkımız yok!
Dünya nimetinin hakkını vermek ve endişe kumkumalarına direnmek boynumuza borçtur.
Ancak şöyle bir durup düşünelim...
Bir de hiç üzerinde durmadığımız salgınlar var...
Haberlerde lafı edilmeyen ama artık global boyutta başımıza bela olmuş rahatsızlıklardan söz ediyorum...
***
Yakın zamanda yapılan bazı sosyal psikoloji ve halk sağlığı araştırmaları, çok değil sadece 25 yıl öncesine kadar genel durumumuzun zayıf düştüğünü gösteriyor.***
İtiraf edin!***
Şunu da hatırlarsınız...***
Değişen ne?
Bundan dürüstçe söz eden pek az.
Lakin değişimin gerçekliği açık.
***
ORADA NE ARIYORSUNUZ?
Yazlık kasabalarda yaşayanların şikâyetlerini, oralardan yapılan haberleri okumak insanda tuhaf bir duygu uyandırıyor artık...
Yılan hikâyesi bu...
Bir tür sosyal mazoşizm...
Hatta bazen "Kurgu mu acaba?" diye şüpheleniyor insan...
Yahu Bodrum'un hâlâ kanalizasyon sıkıntısı hallolmadıysa, hâlâ her yer çöp içindeyse, durmadan trafolar patlıyorsa, kaldığınız yerden denize gitmek için bir buçuk saat trafik keşmekeşi yaşadıysanız...
Ciddi bir yanlış var, demektir.
Orada ne arıyorsunuz?
Kuşadası mesela...
Her yer beton, çok eskiyenleri yıkılıyor, yenileri dikiliyor.
Söyleyin bana...
Beton şehirlerden gelip betonlaştırılmış sahilde tatil geçirmek çok mu anlamlı?