Yağmurlu bir yaz günü...
Gemi limana yanaşıyor.
Belli ki, Buenos Aires'e kaçışını planlayanlar onu kandırmışlar. Onu kimse karşılamıyor.
Doktor gergin fakat kararlı...
Sahte pasaportunda Helmut Gregor yazıyor. Alman uyruklu İtalyan vatandaşı...
Doktorun yanından hiç ayırmadığı küçük valiz, gümrük memurunun kafasını karıştırıyor. Valizin içinde şırıngalar, kan örnekleri, hücre örneği plakaları ve garip çizimler içeren defterler var.
Yine de fazla uzatmadan pasaporta geçici sığınma damgasını vuruyor.
Böylece 22 Haziran 1949'da Auschwitz toplama kampının zalim doktoru, öjenik tıbbın sembol ismi Josef Mengele yeni hayatına başlamış oluyor.
***
Pazar pazar bu konu olur mu? Olur.
Yakın tarihten öğrenmemiz gereken çok şey var.
Mengele bu yahu, diyeceksiniz, mahkûmlar ve çocuklar üzerinde öjenik deneyler uğruna korkunç deneyler yapmakla tanınan,
"ölüm meleği" diye tanınan adam yani...
Şunu bilelim; olaylar bize Hollywood filmlerinde anlatıldığı gibi gelişmedi.
Savaş bitince
şöhreti çok kötü olmayan Nazi bilim adamları, başta ABD olmak üzere kapışıldı. Mengele gibilerin de kaçmasına göz yumuldu. Güney Amerika'da Nazi
kolonileri kuruldu.
Kaçak Naziler için işler ancak 1950'lerin ortasından sonra değişti.
***
Biri hekimse, bilim insanı yanı da ağır çekiyorsa,
kalbinin insanlık için çarptığına şıp diye inanıveririz.
Yoktur öyle bir şey! Hele şu biyoteknoloji çağında...
Öjeni nedir?
İnsan ırkının sağlıklı gelişmesi için sağlıksız unsurları ayıklamayı hedef alan genetik ve deneysel tıp
teorisi.
20. yüzyıl başında
ABD'de geliştirilmiştir, öyle zannedildiği gibi Mengele'nin ve Nazilerin keşfi değildir.
Hadi şimdi adını anmayayım, değerli bir operatör dostumun tartışmaya açık şu sözü geliyor aklıma:
"Modern tıp, meşru sayılmış öjeniden ibarettir."
***
Gençken sanırdım ki,
Josef Mengele orta yaşlı bir psikopat.
Hayır, toplama kampına 20'li yaşlarında tayin edilmiş güler yüzlü gencecik bir uzman...
Arkasındaki kişi ve hocası, ünlü kafatası ölçümcüsü ve genetikçi Otmar von Verschuer'dir (1896-1969). Tabii nihayetinde baron adam,
savaş sonrası da fikirlerini aynen sürdürdü
ama kimse bunu dert etmedi.
Yerim bu kadar, yazıyı kesiyorum...
Mengele'ye sonra ne oldu, diye merak ederseniz, Google'dan bakarsınız artık.
Lakin bu konuları ileride konuşmaya devam edeceğiz.