Geçmiş olsun Türkiye...
Geçmiş olsun Düzce...
Ama bir türlü geçmeyen bir özelliğimiz var, farkındasınız değil mi?
Deprem olunca deprem konuşuyoruz. Depremsiz günlerimizde deprem yok!
Devlet son yıllarda işi ciddiye aldı; AFAD ve İçişleri Bakanlığı "deprem teyakkuzu" alanında önemli çalışmalar yapıyor.
Lakin bizde bir değişiklik olmuyor.
Neden?
İşte o noktayı bir tür "umursamazlık" olarak değerlendiren TV konuşmacısı gazeteciler ve diğerleri yanılıyorlar.
Konu ekonomi konusudur.
Konu sosyal, kültürel, zihinsel dünya tasavvurumuzdur.
***
Japonlar depremle yaşıyorlarmış...***
Uzmanlara bakılırsa, deprem sıklığı bakımından Türkiye dünyanın 4. ülkesiymiş.***
Zihinsel tasavvur diyorum...
Hayat, eşya, iş güç tercihlerimiz diyorum ya...
En iyi örneklerinden birini şu an, bu satırları yazarken ekranda görüyorum.
İki büyük deprem yaşamış Düzce'de TV kamerası bir çocuk odasına giriyor.
Aman Allah'ım!
Evde hiçbir şey yok! Ama dev gibi bir dolap yatakta yatan engelli çocuğun üzerine yıkılmış; ayağı altında kalmış...
***
NOT DEFTERİ
Boyacılar meslekleri icabı elbet işi söyledikleri vakit bitiremediler. Böyle yapa yapa usta olmuşlar. Bir şeyi yapış değil yapamayış süresi ve bu zamanı dolduran sürenin uzunluğu ülkemizde hemen her meslek grubunda ustalık addedilir. (ŞULE GÜRBÜZ / Coşkuyla Ölmek)