Ne çok soru var...
Biri şu mesela...
Muhtaç ülkeleri borçlandırmak uluslararası ilişkilerde "yumuşak güç" (soft power) sayılır mı?
Bu tanım hakikate uygun mu?
Silahların gölgesi yok, üsler, tehditler, aba altından savaş tehditleri yok diye güçlünün zayıfa ettiğini yumuşak mı sayacağız?
TV'lere çıkıp bu konuyu ballandırarak anlatan uzmanlar haklı olabilir mi?
***
İşte buyrun, Uganda'nın başına gelene bakın!***
Şuraya ana tabloyu da not düşelim:
Dünya, şu an Çin hükümeti ve bankalarına 1.5 trilyon dolardan fazla miktarda borçlu.
IMF, OECD, Dünya Bankası toplam kredi miktarlarından fazla bir rakam.
Yani nasıl bir güç egzersizi ile karşı karşıya olduğumuz çok açık...
Borçlar ödenemediğinde işlerlik kazanacak şartlar ise özellikle Afrika için çok ağır.
Yüklü ödeme tarihleri 2020-22 arası.
Bir akademisyen dostum "Ben de komplo teorisyenleri gibi düşünmeye başladım, çünkü Çin'in vade tarihlerine baktığımda krizi öngören bir plan yaptığından ve bu yolla pek çok kritik varlığa el koyacağından şüphelenmeye başladım" dedi.
Haksız değil.
***
YİNE KAPANIR MIYIZ?
Mahalleye yakın bir çay bahçesinde oturmuş masadan masaya laflıyoruz.
Emekliler tekrar kapanma korkusu içindeler.
Kovid-19'un onları iyice posaya çıkartacağına inanmışlar çünkü.
Gençler yeni buldukları eğreti işleri de kaybedeceklerinden endişeliler.
Sonra içimizden biri "Yahu şurada bile çayı artık yedi buçuğa içiyoruz, az ötede on lira, bu gidişle biz mecburen kendi kendimize evlere kapanırız" dedi.
Sustuk.
Eh, geçenlerde yayınlanan çalışma da gösterdi ki, her on kişiden dördü zorunlu ihtiyaçlar dışında evinden çıkmıyormuş hala...
Dünya ekonomilerini ve "sade insanları" yere sermeye kararlı yeni dünya düzeni planı pandemi üzerinden yürümekten vazgeçmiyor.
Allah yardımcımız olsun!