Tamam...
Günlük patırtıların kafa karıştırmaktan öteye gitmediği aşamaya geldik...
Siyaseti yapay aktörler açısından tartışıp durmanın ne kadar anlamsızlaştığını şimdi görmeyeceksek, ne zaman göreceğiz?
Şunu bilelim...
Yalnız bizde değil...
Her yerde Özgür Özel'ler, Kılıçdaroğlu'lar var.
Koskoca bir devletin Cumhurbaşkanı Macron'la şu saydığım isimleri yan yana getirip bir bakın!
Benzerliklerinin arkasındaki "boşluğu" göreceksiniz.
Bu aktörlerin arkasına bakmaya; meselelerin daha ağır yanlarına odaklanmaya mecburuz.
***
Pandemiyi sadece sağlık meselesi sanmak ne büyük bir yanılgı!
Oysa şiddetli bir yıkım, derin bir dönüşümün aracı bu salgın.
Düşünün...
Geçen yüzyıldan beri şekli şemali oturmuş siyaseti tarih sahnesinden silip süpürmek üzere...
Ne demek istiyorum, açayım...
Modern siyasetin merkezi kolektif tercihlerle ferdi özgürlükler arasında dengedir.
Lakin, özgürlükleri kolektif tercihle takas etmeye başladığınızda iş değişir.
Hani
Thomas Hobbes'un 17. yüzyılda sözünü ettiği "
mutlakiyetçi pazarlık" alanına girmiş olursunuz.
Kolektif güvenlik karşılığında fertlerin değeri kalmaz.
Yaşam ve ölüm iradesi artık bütünüyle
kolektif tercih ve iradenin elindedir.
Hobbes'un çağında bu
itaatle mümkündü.
Şimdi pandemi bunu
ikna yoluyla mümkün kılıyor.
Dünya şimdi bu eşikte salınıyor.
***
İşte bu açıdan baktığımızda...
Çin'in krizden nasıl böyle kolaylıkla sıyrılabildiğini de anlayabiliriz.
Hani Wuhan'ı saran kremataryum dumanlarından hiç önlemsiz havuz partisine; sokakta kuş uçurtulmayan bir ülkeden yüzde üçlük büyümeye doğru uzanan süreçten söz ediyorum.
İyisiyle, kötüsüyle bütün demokrasiler "
İşler şiddetlenmeden önce meseleyi ele alma kabiliyeti" konusunda güçlü değillerdir. (D. Runciman, "Coronavirus has not suspended politics, it has revealed the nature of power." Guardian. 27 Mart 2020)
Pandemi sanki dünyaya "
Bilinen demokrasi modellerini bırak güç iradesine bak!" diyor.
Tamam demokrasiler problemli. Net!
Fakat yeni durum daha da problemli.
"
Dünya Çin olsun" isteniyor çünkü.
***
Bugünlerde hemen her yazımı şöyle bitireceğim sanırım...
Derin, daha derin düşün...
Ve uyanık ol!