Neyse ki, üzerinden çok zaman geçti de, 1989-94 arası İstanbul'u yöneten Nurettin Sözen'in şimdi Sözcü'ye anlattıklarını gülerek okuyoruz...
Mesela İstanbul'un susuzluk çekmesini çok normal bir şey gibi anlatıp "bu bir kader" deyişini...
Su sorununun çözülüşünde kendi projelerinin payını anlatışını gülmeden okumak imkansız.
Hele tam şurada kahkaha attım...
"Yani bir su olayı yaşadık, orası doğru" diyor Sözen, sonra ekliyor "ama Allah'a çok şükür hiçbir kesim, hiçbir ilçe çok büyük sıkıntılar yaşamadı."
Su olayı...
Balkonlara su depoları falan yaptık mecburen, o mu su olayı?
***
Nurettin Sözen röportajında asıl takıldığım nokta
Zülfü Livaneli hakkındaki açıklaması oldu.
"
Yirmi sene söylemedim artık söylememde sakınca yok" diyor
Sözen.
"Abidin Dino'nun Bebek'teki cenaze töreninde yanıma
Zülfü Livaneli geldi. '
Hocam birtakım dedikodular var benim aday olacağıma dair. Benden belediye başkanı olur mu yahu? Benim için ideal belediye başkanı sizsiniz' dedi ve on gün sonra adaylığı için Karayalçın'a gitti ve ben de aday olmaktan vazgeçtim."
***
İnsan bir dönem içinde yer aldığı çevreyi bu kadar mı tanımaz?
Livaneli o lafı ettiğinde anlamalıydı, üç beş güne aday olacağını...
Hem sakıncası neymiş ki!
Bir siyasi parti ve onu yönlendiren İstanbul dükalığının ruh yapısının halk tarafından bilinmesini neden sakıncalı bulmuş Sözen?
Şu
"halkçılar"ın halkına yazık değil mi?
***
Hatırlarsınız...
CHP'nin
"sürdürülebilir" Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu da parti iktidarına öyle gelmişti.
Kaset komplosunun ardından her gün "aday olmayacağım", "benim o makamda gözüm yok", "genel başkanımız Baykal"dır" gibi açıklamalar yaptı.
En son 12 Mayıs 2010'da MYK toplantısı ardından gazetecileri toplayıp
"adaylığım söz konusu değil" dedi.
17 Mayıs'ta resmen aday oldu.
***
Lakin, Sözen'e gerçekten üzüldüm...
Neden mi?
Mesela Livaneli'yi büyükşehir belediye başkanlığına
Murat Karayalçın'ın ve partinin ileri gelenlerinin ikna ettiğini sanıyor hala...
CHP'de bu işlerin sermaye oligarşisi, bürokratik seçkinler ve onların medya ekürisi tarafından kotarıldığını anlayamamış...
Galiba...
Hala hiçbir şeyden haberi yok!