Ünlü yazarlar dergilere, köşe yazarları köşelerine ve çoğunluk da sosyal medyaya içini döküyor... Salgın günlerinde anlamışız ki, bizim normal sandığımız halimiz meğer normal değilmiş. O telaş, o hız, o hırs hiç normal değilmiş. İyi! Güzel! Tamam!.. Ama sırayla anlatayım. Bir kere, bunu virüsten çok önce de sürekli vurgulayanlar vardı, pek kulak veren olmadı. İkincisi, bütün bu düşüncelere karantina günlerinin sıkıntısını yenilir yutulur hale getirmek için kapılmadığınıza emin misiniz? Malum, insanın her durumu "meşrulaştırma" becerisi yüksektir. Ama umarım herkes bu düşüncelerinde içtendir. Karantina bittiğinde hızla eski normlara dönülmez. Üçüncüsüne gelince, önemli. Eski hallerimiz elbette normal değildi, onlarla tek tek hesaplaşmalıyız. Fakat karantina halimizi normalleştirmek, hatta sürmesini istemek neyin nesi? Bir distopya böyle sevilir, benimsenebilir mi? Üstelik hazırdan yiyoruz, böyle de kamuya ve dolayısıyla birbirimize yük oluyoruz. Buna dağ dayanmaz! Eski yanlışlarla değil ama yeni doğrularla hayata dönmenin tam vaktidir.
***
Bütün yaşadıklarımız bir noktayı netleştirdi: Tek tek ruh hallerimizden kolektif örgütlenmelerimize; iş hayatından finans piyasalarına kadar hemen her alanda panik duygusu karşısında savunma duvarımız zayıfmış.***
Ah, sizi gidi matematikçiler! Şubat sonu mart başında tanınmış matematikçilerin salgının üç aylık gelişme tahminleri üzerine kurdukları modellemelerin etkisi hemen her toplum için yıkıcı oldu; yöneticilerin kafalarını karıştırdı. Bu matematiksel tahminlerin pek azı haklı çıktı. Bunu bir kenara not edelim. Sonra üzerine çok konuşacağız.***
Bizim malum kesimin, yani "içerideki ecnebiler"in ruh hallerine gelince... Perşembe günü iki gazeteci (!) Twitter'dan mesajlaşıyordu: "Görmüşündür, nihayet İtalya'da ölümler 100'ün altına indi, çok sevindim." Öteki cevap veriyordu: "Ya evet! Fakat bizim ölüm sayımızın 30 olmasını hiç inandırıcı bulmuyorum." Sonra birbirlerini onaylayan cümleler... Kendi ülkesine dönük hıncın bu kadarına insan akıl erdirmekte zorluk çekiyor. Bunun için eğitildiler, kültürel beslenmeleri böyle, anladık ama insan bir İtalya'nın aylardır yaşadıklarına, bir de bize bakar ve rakamları ona göre yorumlar, değil mi? Ne gezer!..