Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAŞMET BABAOĞLU

Darbe yapılmaz yaptırılır...

Yıl 1954...
Bir milletvekilinin sorusu üzerine dönemin Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Fuad Köprülü "Bizim Kıbrıs diye bir meselemiz yoktur" demişti.
Köprülü'nün cümlesi tam olarak şöyledir: "Dost ve müttefik Yunanistan'ın devlet adamlarıyla vâki görüşmelerde Kıbrıs meselesi üzerine herhangi bir muhabere veya müzakere cereyan etmiş değildir. Bunun sebebi, Türkiye'nin Kıbrıs meselesi diye bir şey mevcut olmadığı mütalâasında bulunmasıdır."

***

Ama Türkiye'nin elbette Kıbrıs meselesi vardır.
Dönemin Başbakan yardımcısı olan Fatin Rüştü Zorlu bunun farkındadır ve Kıbrıs ve Türkiye arasındaki bağları kuvvetlendirmek için çalışmalara başlar.
Kasım 1957'de Köprülü gider, yerine Zorlu Dışişleri Bakanı olur.
Zorlu, bir yandan Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak isteyen EOKA'ya karşı mücadele başlatırken öte yandan da Londra ve Zürih anlaşmalarıyla Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki haklarını uluslararası hukuk temeline bağlar.
Yunan Dışişleri Bakanı Avertof 1958'de BM Genel Kurulu'nda "davayı kaybettik, Zorlu kazandı" der.

***

Ne anlatmak istiyorum?
Yerim dar.
Hızlıca ve net söyleyeyim...
Darbelerin hakiki anlamda bir dinamiği yoktur.
Darbe, esas olarak bir ülkenin dış politikasından rahatsızlık duyulması üzerine planlanır ve dışarısı tarafından yönlendirilir.
İçerideki darbeciler bu oyunun acıklı piyonlarıdır.

***

Sevgili dostum, Cumhuriyet Tarihi uzmanı Dr. Barış Ertem'e sordum...
Fatin Rüştü Zorlu kimi kızdırdı?
Ertem, "ABD rahatsızdı" dedi; "Türkiye'nin Yunanistan'a karşı güçlendiğini düşünüyordu ve bunu istemiyordu. Garantörlük anlaşması sonucu adaya asker çıkartacağımızdan endişeliydi. ABD, hep Yunanistan'ı destekledi. Nitekim 60 sonrasında herkes bunu net biçimde gördü."
Sözün özü...
Zorlu'yu idama götüren sürecin arka planını merak edenler Kıbrıs ve Yunanistan konularındaki tutumuna bakmalılar.

***

Çok milli görünür darbeler.
Fakat maskelerinin ardındaki gerçek yüzleri ecnebidir.
Sonrasını hatırlayın, 70'leri..
1974'te Kıbrıs'a çıktık.
Ve hemen arkasından içerideki siyasi ve sosyal hayat bir takım eller yoluyla zehirlendi!
Sonuç?
12 Eylül darbesi...
Böylece dışarıda, Yunanistan'ın NATO'ya dönüşüne onay verdik.
İçeride ise ABD ne istiyorsa, yerine getirdik.
Başka söze gerek var mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA