Prof. Sergio Canavero adını duymuş muydunuz?
Belki bir tek düzenli okurlarım hatırlarlar...
Bir beyin cerrahı...
"Kafa nakli" çalışmalarıyla tanınıyor.
Esas hedefi ise yarı insan, yarı robot ürünler için şimdilik test ortamı oluşturmak.
Önemli nokta şu...
Çalışmaları engellenen Prof. Canavero pek çok benzer araştırmacı gibi ekibini toplayıp Çin'e yerleşti.
İki yıl önceydi.
"Gelecek böyle gelmemeli" başlıklı yazımda bundan bahsetmiş ve demiştim ki...
Yeni Çin'in birçok yüzü var ve bunları görmezden geliyoruz...
Oysa derin ABD ile küreselcilerin egemenliğine giren Çin arasındaki kavgayı bu gelişmeler çerçevesinden de değerlendirmek gerekir.
***
Şimdi salgın sonrasının çok farklı bir dünya olacağından bahsedip duruyoruz.
Bir bakıma şöyle diyebiliriz:
Çin, geleceği belirledi.
Ya da şu daha doğru olabilir...
Gelecek, Çin'de belirlendi.
Lakin esas fırtına finans-kapital ve devletler arası ilişkiler düzeyinde kopacak.
Çin, petro-doların artık yıpranan saltanatını yıkmaya kararlı görünüyor.
Anlayacağınız...
Biz salgına (cambaza) bakarken, karakolda (açık kavga, sıcak savaş, vd.) bitmesi muhtemel bir çekişme yaşanıyor.
***
Şimdi dünya
Çin'e dair epeydir görmezden gelinen bir gerçekle yüzleşiyor.
Meğer bu dev ülke almış yürümüş!
Trump oyunu bozuncaya kadar Washington-Londra hattını elinde tutan küreselciler Çin'e bütün kapıları açmış ve dünyayı resmen uyutmuşlar.
En son ve en sıcak olaya bakmak yeterince fikir verebilir...
İsrail bile Çin'le ilişkilerini öyle hızlı geliştirmiş, öyle sıkı bağlar kurmuştu ki, salgın bu tabloyu açığa
çıkardığında siyasiler de, medya da
şaşırdı.
13 Mayıs'ta ABD Dışişleri Bakanı (kimilerine göre ABD'nin fiili başkanı) Pompeo hiç üşenmedi, kalktı
İsrail'e gitti.
Netanyahu'nun yüzüne karşı İsrail'in Çin politikasını sert bir dille eleştirdi: "
Siz ortağımızsınız ama o ülke hakkında konuşacağımız günler gelecek" dedi ve geri döndü.
Kapalı kapılar ardında daha neler neler dediğini tahmin edebilirsiniz...
17 Mayıs'ta da
Çin'in İsrail Büyükelçisi Du Wei'nin şüpheli ölümü geldi.
***
Daha başlardayız.
Olup biteni görmekte zorlanıyoruz.
Eh, şöyle düşünün...
Virüs yoluyla sanki hepimize bir tür
"kafa nakli" yapıldı!