Bu gözler neler gördü!
Bodrum'da tatil yaparken önüne gelen servis elemanını aşağılayarak zenginliğini ve gücünü kanıtladığını sanan insanların Berlin'de üzerine yemek döken garsonu teselli etmek için boynuna sarıldıklarını...
Buradayken pek ağır abi ve pek sert solcu olanların yurtdışındayken tren kondüktörlerine bile selam duruşlarını falan anlattırmayın!
Bu adamların medyası şimdi kalkmış Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB Başkanı Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker'e ayar verişini eleştiriyor.
Şaşırmadım.
Fakat içlerindeki ezikliği halka özgür yorumculuk diye yutturacaklarını düşünüyorlarsa, bu kaçıncı aldanış!
Söz konusu toplantının bir Yunan internet sitesi tarafından sızdırılan notları ortada işte!
Dün Hilal Kaplan bizde, Murat Çiçek Star'da yazdılar; o toplantıda Erdoğan'ın söyledikleriyle insan ancak gurur duyar.
***
Ben iki noktaya takıldım...
Birincisi...
Jean Claude Juncker "
Size prens gibi davranıyoruz" demiş Erdoğan'a.
Bizim paralel ezikler ve solcu rolü yapan satılmışlar bu yaklaşımdaki
iğrenç pazarlığı görmüyorlar da, Erdoğan'ın diplomatik klişeleri yıkan ve AB'nin mültecilere ilişkin samimiyetsiz tavrını yüzlerine çarpan yaklaşımını "pazarlık" olarak göstermeye kalkışıyorlar.
Kalkışsınlar. İyidir!
Çünkü bu halleriyle her gün milletten biraz daha uzaklaşıyorlar.
***
İkinci nokta önemli...
Avrupa'nın, belli ki "yeni Türkiye"yi ve ülkede gerçekleşen sosyolojik dönüşümü kavramaya bir süre daha niyeti yok.
Bunu nereden anlıyoruz?
Juncker'in "
ilerleme raporunu 1 Kasım'dan sonraya bıraktık" diyerek Erdoğan'a şirin görünmeye çalışmasından...
Aklı sıra seçimi bu sayede kazandınız, demeye çalışmış, cevabını da almış.
Demek ki, Avrupa'nın tepe yöneticilerinin kafaları eski günlerde kalmış.
Düşünün,
kendilerine bağlı besleme medyanın sandık sonuçlarını belirleyebileceğine hâlâ inanıyorlar.
İnansınlar.
Bekleriz.
Dünya hızlı dönüyor; yani akıllarını başlarına toplamaları uzun sürmez.