Başlık belki sizi şaşırtmıştır.
Kim hatırlayacak! Gazetelerine "Demirel yetki istedi" manşetlerini atanlar bile unutmuştur şimdi.
Refah-Yol hükümetinin üzerinden henüz birkaç ay geçmişti ve Cumhurbaşkanı Demirel ortaya "Meclis'i feshetme yetkisi" tartışmasını atıvermişti:
"Elimde yetki olsa, ülkeyi seçime götürürdüm."
Tahmin edebileceğiniz gibi, Deniz Baykal hemen bu öneriye sahip çıkmış, hatta "fesih yetkisiyle donanmış Cumhurbaşkanlarını halkın seçmesi gerektiğini" belirtmişti.
Dönemin ANAP yetkilileri "9. Cumhurbaşkanı ne yapıyorsa, doğru yapıyordur" tavrı takınmışlardı.
Bu gidişin 28 Şubat postmodern darbesine gidiş olduğuna uyanamayan DYP'liler ise "Bu konu zaten 1991 seçim beyannamemizde mevcuttur" gibi laflar geveliyorlardı.
***
Sonra ne oldu?
Sermaye oligarşisi "
otomotiv endüstrimizi koruyalım" abası altından hükümete sopa göstermeye, medya "
irtica hortluyor" endişesini pompalamaya başladı.
Ardından
Karargâh brifingleri geldi.
Meclis'in 28 Şubat Alt Komisyon çalışması sırasında ortaya çıktı ki...
Cumhurbaşkanı Demirel 1998'in o aylarında da askerlere dert yanmış; "
yetkim olsa, meclisi kapatırım" diye...
Bir de 2006 bahar aylarını hatırlatayım.
Hani
İlhan Selçuk'un müthiş bir şevkle Cumhurbaşkanı Sezer'in Meclisi feshetmesini beklediği günleri...
Ahmet Necdet Sezer, bir "üst düzey bürokrat", İlhan Selçuk ve o zaman Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay özel bir görüşme yapmış ve görüşmede Sezer "AK Parti'ye karşı şartların oluşması için CHP'ye, Meclis'ten grup olarak ayrılmak da dahil özel görevler düştüğünü" söylemişti.
***
Bunları neden anlatıyorum.
Yine
aynı yalan dolan mevsimi açıldı da ondan...
Statükocu muhalefet "
dediğim dedik" ve
güçlü Cumhurbaşkanı değil, "
yapıcı, uzlaştırıcı, hukuku gözeten" bir Cumhurbaşkanı istiyormuş.
Pabucuma anlatsınlar diyeceğim ama..
En doğrusu, bu yalanları gidip
pek sevdikleri eski postallara anlatmaları.
Hiç birbirimizi kandırmayalım.
Medyasıyla, partileriyle, bürokrasisiyle eski statükonun devamı kesimler ve onların yeni müttefikleri
güçlü Cumhurbaşkanı isterler.
Yani, milletin temsilcilerinin yer aldığı meclisi gerektiğinde feshetmeye kalkışacak bir Cumhurbaşkanı...
Şimdi de aynı arayış içindeler ama dünyanın ve Türkiye'nin değiştiğini anlayamıyorlar.
Onlar
adaletin terazisini değil, hukukun kılıcını severler. Bugünlerde
Haşim Kılıç'a ısınma turları attırmalarının sebebi bu olabilir.
Oysa
milletin istediği güç bambaşka.
Millet, dünyaya karşı Türkiye'nin gücünü temsil edecek, sözü dinlenecek bir Cumhurbaşkanı istiyor.