Pazartesi günkü yazımı hatırlayacaksınız...
Ak Parti'ye muhalefet ve eleştirinin birdenbire Erdoğan'a karşı şiddetli bir nefrete dönüştürüldüğünü sorguluyordum.
Şimdi istiyorum ki...
İlk önce "nefret"in, sanıldığının aksine, "hoşlanmama" duygusunun uzantısı olmadığını; daha çok korku duygusuna yaslandığını bir kenara not edin...
Sonra kaldığımız yerden devam edelim.
***
Diyelim ki...
Beyaz orta sınıftan bir ailenin kendi halinde bir üyesisiniz.
Eğitiminiz yoluyla ya da sosyal çevrenizden aldığınız
seküler ideolojik bakışınız sizi
Ak Parti'ye muhalif kılıyor. Şüpheyle bakmanıza yol açıyor.
Eh, bir de hani modern dünya hayatlarımızın içini boşaltıyor, geriye kala kala "
hayat tarzı" denen şey kalıyor ya...
O yüzden hayat tarzınıza dört elle sarılıyorsunuz ve
Ak Parti'nin bu alana müdahale edeceğinden fena halde korkuyorsunuz.
Ve tabii benzeri nedenlerle Ak Parti'nin iktidardan gideceği günü iple çekiyorsunuz.
Bunların hepsi normal, anlaşılır şeyler.
Yine de o
klavye kabadayısı ergenler gibi "
aptal halka", "
makarnacılara", başörtüsüne, dine ve dindarlara sabah akşam saydıracak haliniz yok.
Hükümete de, seçmenlerine de kızıyorsunuz fakat
sosyolojik gerçekliği inkâr etmenin bu ülkeye hiç fayda sağlamadığını da biliyorsunuz.
Sokakta, işte, alışverişte hiçbir probleminiz olmayan insanları siyaseten böyle sert biçimde hedef almanın, başörtülüleri dışlamanın kişiyi nasıl
içten içe çürütebileceğini en azından seziyorsunuz.
Üstelik muhalefet denilen şeyin disiplini gevşektir. İnsanın zihni dağılıverir.
Sizin için başka bir "
çıkış yolu" bulunmalı!
Daha yoğun, daha odaklandırıcı, görünümü daha haklı bir çıkış!
Bu anlattığım iki yıl öncesine kadarki haliniz tabii...
Çünkü aradığınız "
çıkış" birileri tarafından özenle inşa edilip yaklaşık iki yıldır (medyanın geniş bir kesimi sayesinde) piyasaya sürülüyor.
Epeydir rahatsınız yani!
Kendini
demokrat sanan biri olarak artık
halktan değil, doğrudan
Tayyip Erdoğan'dan nefret ediyorsunuz!
***
İşin özü şu...
Eleştiri ve muhalefetten çok farklı olarak
nefret duygusu hem kitlesel hem de tek tek bireyler bakımından
muazzam bir odaklanma imkânı veriyor.
Bakıyorum da...
İki yıl öncesine kadar "
dinci" dedikleri kesimlere gıcık olan tanıdıklarım şimdi onlara karşı
pek hoşgörülü fakat "
diktatör Erdoğan"a karşı
alabildiğine nefret dolu!
Kabul etmek gerekiyor...
Bu
meşum operasyonu yapanlar kendi çaplarında başarılı oldular.