Türkiye'nin en eski sorunlarından biri...
Yargının toplum mühendisliğidir.
Bunun için özel kanunlar çıkartılır, özel mahkemeler kurulur, özel yetkiler istenir.
Hedef gözdağı vererek toplumu hizaya sokmaktır.
Geçmişte DGM'lerle derin devletin, günümüzde ÖYM'lerle paralel devletin yaptığı budur.
Tam da bu yüzden, "keşke"lerle daha fazla oyalanmadan zarardan dönülmesi ve Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması doğru karardır.
Ancak yetmez!
Başbakan Terörle Mücadele Kanunu'nun da kaldırılması gerektiğini söylerken haklıydı.
Çünkü bilmediğimiz şey değil; TMK yargının "devlet içinde devlet" olma özelliğini pekiştiriyor.
***
Şimdi takkeyi önümüze koyup düşünmek zorundayız...
Tamam! Genelkurmay Başkanı'nı "
terör örgütü lideri" olarak yargılayan ve müebbet veren; üç yüz küsur kişiyi askeri casuslukla suçlayan; gizli tanıklar ve şüpheli dijital delillerle insanları yıllar boyu tutuklu olarak içerde tutan yargılama düzeni nihayet sona erecek.
Önemli bir aşama!
Fakat iş orada bitmiyor, bitemez!
Millet, bu mahkemeler boyunca haksızlığa uğrayanların haklarının geri verilmesini istiyor. Bu kesin!
Ancak
milletin darbecilerin paçayı kurtarmasını, faili meçhulleri planlayanların ebediyen karanlıkta kalmasını istediğini sananlar varsa, fena halde yanılıyorlar.
***
Diyeceğim şu...
Hükümet, "
paralel yargı"nın gücünü kırmak için
geriye (eski Türkiye'ye)
doğru çekilemez.
Tersine, ileriye doğru hamle yapmak zorunda!
Daha demokratik ve cesur bir hukuktan başka çıkar yolumuz yok.
İktidar, başına bela olan
uğursuz ittifakın belini kırarsa yine hukuk yoluyla kıracaktır.
Yeni yasal düzenlemelerin yapılması bir yana...
Mesela
şu iki davanın gidişatı ve sonuçlandırılması acil önem taşımaktadır, bir mim koyulsun...
Bir,
Hrant Dink davası.
İki,
Ali İsmail Korkmaz davası.