Benim için her yolculuğa çıkışın çok kritik bir anı vardır. Tam o anda gittiğim yer kadar döneceğim yerin de yabancısı olduğumu hissederim. İçimden bir ses sorar: Benim gerçek "ev"im nerede?.. Neyse ki, kısa sürer bu "aydınlanma" anı! Çünkü yükü ağırdır. Sarsar insanı!
***
Onca bavul yap, bavul boşalt eziyetine; gideceğin yerde karşılaşacağın nahoş sürprizlere; turizmin bayat numaralarına teslim olacağını bilmene rağmen
yola çıkmak güzeldir. Çünkü insan gitmek ister. Çünkü
kalmak, bir yanıyla
tutuklu kalmaktır!
***
Fakat artık "
gidiş" yoktur!.. O çok derinlerdeki
"buralardan gitme" arzusunu seyahat kültürü ve turizm endüstrisi öylesine dünyevileştirmiş ve ehlileştirmiştir ki, şimdi her şey tatlı bir
"yalan"dan ibarettir.
***
Turizmin yavanlıkları ve yalanlarına karşı bir direniş olarak, "
gitmek ve dönmek" yerine sık sık "
yer değiştirme"yi öneriyorum. Bir gün bunun üzerine konuşmalıyız.
***
Birisi hakkında sürekli "
onun egosu şişik" veya "
çok kibirli" diye konuşulmaya başlandı mı, kuşkulanıyorum. Yoksa "
o kim oluyor da, kendini bir şey sanıyor!" demek mi istiyorlar? Doğrusu, çoğu kez kuşkumda haklı çıkıyorum.
***
Köylülük ölüyor, köylüler değişiyor. Modern insanın şehirli kibiri ve endüstriyel aymazlık her yere yayılıyor. Sükunet ve teslimiyetin tartısı kayboluyor... Aklıma
Turgenyev'in "
Bir Avcının Notları"ndaki köylü geliyor şimdi. Doktor, hastanede yatan yaşlı köylüye artık birkaç günü kaldığını, yakında öleceğini söyler. Bu bilgi için teşekkür eder köylü ve önce ensesini kaşır, sonra aniden şapkasını giyip gitmeye kalkar. Doktor nereye gittiğini sorar. "Nereye olacak, eve" der köylü. Doktorun sözü çok bildiğimiz ve ancak uzaktan bakınca gülünçlüğünü anlayabildiğimiz türdendir: "Dur, kendine zarar verebilirsin! Yalvarırım kal burada!" Köylü gülümser; "Hayır doktor kardeş" der; "Allah korusun, eğer burada ölürsem, evdeki işler karışır, gidip hale yola koymalıyım." Bu dünyanın bitişine "
ilerleme" dedik ya,
ilerleye ilerleye kahrolacağız!
***
Can sıkıntısı... Hayatta ne yapacağını, neden
"buralar"da olduğunu sana unutturmuşlar gibi bir hal!
***
Aşkı tanımamak
yoksulluktur; sevgiyi tanımamak
yoksunluk!
***
En yaygın sevme biçimi... Sevmezse, katlanılması zor bir durum ortaya çıkacağı için sevmek. Yani
sevme yoluyla katlanmak!
***
Defalarca yazdım, bir daha yazayım:
Modern insan gerçekten ikiye ayrılır: Asla yalnız kalamayanlar ve yalnızlığa sığınmadan yaşayamayanlar.