Eylül'ün bir hüznü varsa, yazın bittiğini haber verişinde gizlidir.
Bir de ikindi vakitleri gitgide sararan...
Ve akşam üzerleri duvarlara vuran, camları kızıla boyayan ışığındandır!
Ama ne güzel bir hüzündür!
Onca bedensel coşku ve ruhsal tembellik aylarının ardından...
Hayatın ölüm, ölümün hayat karşısında saygıyla eğilmesindendir, bu güzellik!
Gülmeyin öyle bıyık altından!
Bütün bunları belagat sayıyorsanız, o ışığa hiç bakmıyorsunuz demektir.
Koca Meksikalı Octavio Paz'ın diliyle söyleyeyim; demek ki "gözenekli taşların üzerinde ateşi tavlanan akşamüstü güneşine, o üzüm salkımlarının olgunlaştığı saate" hiç dikkat etmemişsinizdir!
***
Sürekli "
durup bakmanın gereğinden" söz ediyorum ya, bazen ben de kafamı kaldırıp etrafıma bakmayı unutuyorum.
Kolay değil çünkü. Hele şehirdeysen, her şey hızla akıp geçiyorken, durup bakmak kolay değil.
Geçen gün,
sürekli gözleriyle kuşları takip eden kedim zihnimi çelmese, ona uyup gözlerimi yukarılara çevirmesem...
Kasabanın taş duvarlarına, kızıl tuğlalı damlarına düşen
ışığa o an vurulmasam...
Şu satırları yazmak aklıma gelmezdi.
Yine güncel bir konuya takılır, yine politikanın orasına burasına yapışırdım.
Oysa şimdi, şunları yazarken bile
Eylül güneşine içimden sesleniyorum:
Ne olur kaybolup gitme hemen, biraz daha kal!
Bilmem ki,
uzun geçecek bir kış mı doğuyor içime, ne!
***
Bin kere okumuşsunuzdur gazetelerde.
Tv'lere çıkan uzmanlar defalarca tekrarlamışlardır.
Gün
ışığı azaldıkça depresyon artıyor. Bazı depresyonlarda yapay gün ışığı bile olumlu etki yapıyor.
Yok, yok! Havaya girip
melatonin, dopamin, serotonin gibi maddelerin salgılanışından ve bunların
duygu kimyamız üzerindeki etkilerinden söz etmeyeceğim.
Ne gerek var ki! Zaten çocukluğumdan beri
içim biliyor, belki ta genlerime kadar
her yanım biliyor bunu.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın "
üç mevsim güneşin seyrine dalar" dediği çocuklardandım çünkü. Güneşi özleyen, diliyle camların üzerindeki buğuyu yalayan çocuklardan hani...
Şimdi hem kendime, hem de benim gibilere diyorum ki...
Şunun
şurasında kaç gün daha var ki...
Bırakalım onu bunu...
Eylül
güneşinin değerini bilelim. Şükredelim!