Sakınmadan, saklamadan sözümü söyleyeceğim diye işi patavatsızlığa dökmek çoğu zaman ortalığı kırıp dökmeye kapı açar.
Toplumsal çekirdek (socio) her konuda anlaşmak üzerine değil, belli noktalarda uzlaşmak/uylaşmak üzerine kuruludur. O yüzden incelik ister. Özen ister.
Ne dobralık adına cıvık bir yıkıcılık ve kalp kırıcılık seçilmelidir, ne de sürekli karnından konuşarak başkalarını aldatma noktasına gelinmelidir.
***
Siyaset gündelik hayattan biraz daha başkadır.
Siyasetin adabı muarızlarla muhaliflere saygı duymak ve hakaretten uzak durmaktır.
Onun ötesinde
açık sözlülük ve berraklıktan başka ihtiyacımız yoktur.
"
Siyasiler sert konuşmasın!" diyenlere de gülüyorum. Siyaset sert rüzgarların estiği bir vadidir! Hele şu günlerde!..
Kendi adıma,
fazla düzgün ve yumuşak bir üslup tutturan siyasilerden an gelir, kuşkulanırım; örttükleri bir şey mi var diye!
Lafı getireceğim asıl yer şu...
CHP Parti meclisi üyesi İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler çıkıp "
Mısır'daki darbenin desteklenmesini" istemişti, malum.
Güler'i bu fikri nedeniyle eleştirenler haklıydılar.
Ancak "
bir CHP milletvekili hiç bu lafı eder mi?" diye
Güler'e çıkışanlar haksızlar.
***
Daha önce ırkçı, ayrımcı sözlerinden tanıdığımız, "
Baascılığı" sosyalistlik sanacak kadar 70'lerde kalmış olduğunu bildiğimiz
Güler kalkmış, evirip çevirmeden fikrini söylemiş. Eh zaten fikri başka türlü olamazdı!
Ama söyleyin şimdi...
Güler gibi düşündüğü halde bunu asla dile getirmeyen hesapçılara ne demeli!
CHP iliklerine kadar devletçi bir partidir.
İçindeki darbeci damarı tasfiye etmeyi ve
gerçek bir sosyal demokrat partiye dönüşmeyi bir türlü becerememiştir.
Bu tıkanmada sadece
CHP'nin siyaset elitlerinin payı yok. Partinin sosyolojik zemini de bundan sorumludur.
Ne yalan söyleyeyim...
Bu durumda ben
Esad'la güle oynaya fotoğraf çektirip sonra da pek Batılı, pek sahici sosyal demokrat geçinenlere Güler'in açık sözlülüğünü bin kez tercih ederim.