Ne zaman statükocu kesimler demokratik muhalefeti bahane ederek seslerini yükseltseler...
Medya hemen siyaset bilimcilere ve köşe yazarlarına şu soruyu yöneltiyor:
Türkiye'de darbe olur mu? İhtimal var mı?
Cevap belli: "Hayır, böyle bir ihtimal yok!"
Neden?
"Çünkü askeri vesayet hem siyaseten hem de hukuken geriletildi."
Üç aşağı, beş yukarı herkes aynı şeyi söylüyor: "artık darbe özlemiyle yaşayanları sadece hüsran bekliyor!"
Peki gerçekten öyle mi?
Bana kalırsa bu yaklaşım içinde ciddi bir yanılgı payı taşıyor.
***
Yapmamız gereken şey...
Hem Türkiye'de, hem de yakın coğrafyasında siyasetin yeni biçim alışlarını ve
darbecilerin stratejilerini gözlemlemektir.
Biz "
darbe" kavramını Batı siyaset biliminin "
coup d'etat"sının doğrudan etimolojisine dayandırmışız.
Hani
birileri geliyor;
vurduğu gibi hükümeti (devleti) alaşağı ediyor. Bu "birileri" de her zaman değil ama genellikle topuyla tüfeğiyle ordu oluyor.
Böyle bir darbenin moderni de, postmoderni de tedavülden kalktı. Doğru!
Nedeni sadece askeri vesayetin geriletilmesi veya
Batı'nın böyle darbeleri "
çirkin" bulması falan değildir.
Ayrıca artık 20. yüzyıla özgü
stratokrasiler (ordu-toplum rejimleri) de kalmadı.
Esas neden,
hükümeti devirme operasyonlarının halkın demokratik iradesini bastırdığı ve
bir zulüm rejimine dönüştüğü gerçeğinin bütün kafalara çakılmış olmasıdır.
***
Biliyorum, bu yazı
ne meşrebime, ne de yazı geleneğime uyuyor. Haklısınız.
Bir kez yazayım, bir daha da bu konulara girmek niyetinde değilim.
Siyasete yakından bakan gözler fark edeceklerdir ki...
Sandıktan bir daha çıkamayacaklarını anlayan "beyaz
elitlerin" tekrar iktidar olmak için izledikleri yeni strateji artık
çıplak darbe değil, güçlü bir psikolojik harekâtla iç savaş tehdidi oluşturmaktır.
Neden?
Çünkü
iç savaş tehdidi, iktidara el koymaktan kesinlikle kaçınan orduları dahi toplumsal kamplaşma karşısında bir tür "
tampon güç" misyonuna ikna etmek bakımından etkilidir.
Ortadoğu'yu bir yana bırakıp bizim özel koşullarımıza bakacak olursak...
Bu ülkede darbeci odaklar hep "
çok sıkışırsak elimizde Türk-Kürt savaşı kartı var, onu oynarız" diye düşündü.
Şimdi bütün telaş bu kartın ıskartaya çıkıyor olmasından kaynaklanıyor. Başka çatışma ve ayrışma noktaları arıyorlar.
Zor bir süreç! Öyle çarçabuk bitmeyecek bir dalgalanma!
Sakin olmak gerekiyor.
Sokağı değil, meclisi el üstünde tutan güçlü bir
muhalefete ihtiyaç var.
Sosyolojik zeminin sağlamlığını bu vesileyle bir kez daha tartıp gören
iktidar da çok vakit geçirmeden yeni ve "
kucaklayıcı" bir dil bulmalı!