İnkar etmenin bize hiçbir faydası yok...
Asıl kargaşa, asıl çatışma ve yarılma... Kırgınlıksa kırgınlık, şaşkınlıksa şaşkınlık, kızgınlıksa kızgınlık...
Ne sokakta, meydanda; ne de dağda, ovada!
İçimizde...
Hepimizin zihninin derinlerinde...
Arzularımızla tatminlerimiz arasında gittikçe açılan uçurumun tam kıyısında...
Korkunç bir kavga bu!
İyi insan olmak istiyoruz, dünya adil olsun istiyoruz ve en önemlisi yeryüzüyle barışık yaşamak istiyoruz.
Fakat bunu nasıl yapacağımız noktasında her şey karışıveriyor.
En özgür olduğunu sanan bile bir "hapishane"de kanat çırpıyor!
Peşine koştuğumuz modern fikir akımlarının Hollywood dekorunu andıran derme çatma gösterişlerine aldanmakta zorlanıyoruz artık.
Fakat binlerce yıllık insanlık gelenekleriyle de aramız açılmış bir kere!
Kalbimizin ve geleneğin "iyi" ve" kötü" tarifleriyle içinde yuvarlandığımız ekonomi politiğin tarifleri birbirinden öylesine uzak ki!
"Büyük kaos" dediğim bu işte!
İçinden çıkamıyor, ne kalbimizde ne de zihnimizde bir türlü "düzen" oluşturamıyoruz.
***
Neden bunları yazıyorum?
Geçen gece bir tweet okudum,
Cüneyd-i Bağdadi'nin hikmetli sözüydü: "
Şükür, Allah'ın verdiği nimete nefsini layık görmemendir." Ürperdim.
Şükür duygusunun
dindar çevrelerde bile yavaş yavaş
seküler havaya uyup" "
aman da ne güzel yaşıyor ve bunu hak ediyoruz!" inancının
minnet ifadesine dönüştüğü bir çağda bu sözle ürpermemek elde mi!
Yapılacak şey bu sözün üzerine eğilmek, sakin kafayla uzun uzun düşünmekti.
Ama rahat duramadım, bu mesajı twitter ortamında çoğalttım.
Gelen bazı tepkilerden bir kez daha anladım ki...
Fena kopmuşuz!
"
Derdin ne senin böyle bilimden uzak geri zekalı şeyler yazıyorsun" diyenleri saymıyorum, onlar ayrı vaka ve önemli değil!
Fakat gecenin o saatinde bana "
haklısın, mutluluğun tek anahtarı şükretmek" diye mesaj gönderen ahbaplarımı ne yapmalı!
Nasıl anlatmalı ki, şükür, "
mutluluk yolu" falan değil!
Bütün bir inanç tarihinin "
şükür" anlayışıyla bizim kafayı mutluluğa takmış modern "
şükür" algımızın hesapçılığı arasındaki o lanet yarılmayı görmezden gelemeyiz.
Az önce gördüm; internette bir "
kişisel gelişim" sitesinde uzman(!) kişi "
şanslı olduğunu bilen ve buna şükreden gelişir!" diyordu.
Bizim suyun dibine dalmayan ve hep yüzeyde kulaç atan zihnimize...
Anlatabilir miyiz acaba...
Şükür, nimeti değil, nimeti vereni görmektir!