Bütün kamuoyu araştırmaları ve çeşitli akademik çalışmalar gösteriyor ki, gençlerimizin gelecek endişesi çok fazla.
Belli ki, başka ülkeler ekonomik krizle boğuşurken bizim hep teğet geçmemiz veya yeni sosyal projeler falan bu endişeyi hafifletmiyor.
O zaman bu noktada özenle durmak gerek!
Bir kere şunu söyleyeyim; onları anlamak için Y Kuşağı, Z kuşağı gibi yüzeysel ve ithal teoriler pek işimize yaramaz.
Bu günlerde Avrupa'daki gençlerle yapılan araştırmalar onların somut ekonomik krize rağmen maddi endişe oranının daha düşük, varoluşsal sorunlar ve mutluluk arayışına dair kaygılarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Ama bizim her 10 gencimizden 6'sı alttan alta gelecek beş yıl içinde maddi bakımdan daha da kötü durumda olacağına inanıyor.
Adını koyalım; çok pis bir duygu bu!
O zaman bu ülkeyi yönetenler durup bir daha düşünmeliler. Demek ki, (hani geçen gün lafını etmiştim) kalkınmacılığın istatistik saplantısı ne derse desin, "geleceğin refah ülkesi"ne gençler ikna olmuyor.
Neden peki?
Bir... Sokaktaki insana "dokunan" ekonomi politikalar gerekiyor.
İki... Demokratik berraklık olmadan endişe kalkmıyor.