AK Parti Grup Disiplin Kurulu'nun Zeyid Aslan ile ilgili nihai kararını gazetelerden okumuşsunuzdur. Oturmuşlar, TBMM Genel Kurulu'nda Kamer Genç'e çok ağır biçimde küfreden Zeyid Aslan'a ceza verilmesine gerek olmadığına oy çokluğuyla karar vermişler.
Anlayacağınız, bizzat kendisi "sözlerim ağır oldu, gereğini yapmaya hazırım" diyen Aslan'ı korumuş, kollamışlar.
Hatta belli ki, yarın öbür gün biz de aynı şeyi yaparız falan neme lazım, diye korkmuşlar!
Sonrası malum...
Konu millet olunca, "keşke meselelerimizi barış içinde, kavgasız küfürsüz tartışsak" diye akıl verecekler...
Meydanlara çıktıklarında ve orada bir vatandaş azıcık ağzını bozduğunda polisi çağırıp "alın götürün bunu!" diyecekler...
Ve içlerinde hiç utanıp sıkılma hissi olmayacak!
***
"
Küçük bir mesele" deyip geçmemeli!
AK Parti büyük ve değerli bir fırsat yakalamıştı, kaçırdı!
Hatırlayın,
Aslan önce komisyondan istifasını vermiş, sonra da gereğini yapmaya hazırlanmıştı.
Partinin, CHP'li
Kamer Genç'in maalesef artık rutinleşen çirkin üslubunu mazeret sayıp kendi milletvekilini kayırmak yerine,
kalıcı bir yaptırım arayışına girmesi önemliydi.
Şimdi ne oldu?
Partinin Grup Disiplin Kurulu zorlukla tepeye çıkartılan
adalet kayasını aşağıya yuvarlayıverdi.
Küfür ve tehdit yine hafife alındı.
"
Geçici ihraç" son derecede manidar ve temsili değeri yüksek bir cezaydı oysa.
En kötüsü...
Şu parti bu parti noktası bir yana...
Bir kez daha, siyasal vizyonun ve dünya görüşünün değil,
ahbap çavuşluk dayanışmasının şahidi olduk.
Siyasi veya insani, ama "
hayal kırıklığı" denen şey bundan başka ne olabilir!