Merak ediyorum... Uğur Mumcu'nun anısını kendine bayrak edinenler...
Cinayeti "ilericigerici çatışması" çerçevesinde açıklayıp devletin daha ilkokuldan başlayarak onlara bellettiği ezberleri sürdürenler...
Uğur Mumcu'yu yüceltirken, onun mesleki ömrü boyunca nelerin peşini kovaladığını; neleri sorguladığını; hangi kovanlara çomak soktuğunu çoktan unutanlar...
Acaba Güldal Mumcu'nun yeni çıkan ve cinayeti ve sonrasını anlatan kitabı "İçimden Geçen Zaman" kitabını okuyacaklar mı?
Okuyacaklarsa...
Hiç değilse, şimdi...
Tam 19 yıldır ardına sığındıkları ucuz sloganlardan utanacaklar mı?
En azından, "Bu suikast toplumda laik-antilaik çatışmasını derinleştirip asıl kötülükleri örtmek üzere hepimizin gözlerini kör etmeye yaramış" diyebilecekler mi?
***
Cinayetin "
uluslararası istihbarat örgütleri, mafya ve karanlık güçler" tarafından işlendiğini söyleyen savcı evinde ölü bulunmuş ve otopsisi bile yapılmadan derhal defnedilmiş, dosyası kapatılmış.
Yeşil kod adlı devlet görevlisi Mahmut Yıldırım 1996'da
Kurban Bayramı'nda Mumcu'ların evini ziyaret edip garip laflar etmiş...
1997'de, Başbakan Yardımcısı
Bülent Ecevit "bana suikast girişimini araştırırken de hep duvarlara çarptım" deyip konuyu kapatıvermiş...
Zamanın MİT Müsteşarı
Sönmez Köksal, "bir tek faili meçhul cinayet eşinizinki değil ki, birçok faili meçhul var" gibi çok ağır ve soğuk sözlerden sonra "
Hizbullah diye bir örgüt yoktur" deyivermiş...
Daha neler, neler yok ki kitapta...
***
Dün
Alper Görmüş Taraf'taki yazısına "
Mumcu'nun katili hâlâ mı Ortaçağ Karanlığı?" başlığını atmıştı.
Başta
Cumhuriyet gazetesi olmak üzere, kitapta anlatılanları onca yıldır bilen çevrelerin nasıl oluyor da "
Ortaçağ karanlığı" gibi deyimlerin ardına saklanan bir yayıncılığı sürdürebildiklerini sorguluyordu.
Aslında samimi biçimde gerçeği görmek isteyen insanların bu konuda bir dertleri olmadı.
Şimdi de bu kitaba ihtiyaçları yok.
Ama
Alper'le aynı umutsuzluğu taşıyorum.
Çok erken yaşlarda otorite tarafından eğitimle şekillendirilen ezberci beyinler için ilaç yok!
Ne yazık ki, bu kitap da çare olmayacak!
Cinayetin aydınlanmaması için devletin nasıl bütün kapıları bir bir kapattığını bütün çıplaklığıyla ortaya koyan bizzat Güldal Mumcu olduğu halde böyle olacak!