Tarih boyunca dünyanın bütün kültürlerinde dokunmaya korku ve kuşkuyla yaklaşılmıştır. Haksız ve temelsiz değildir. Çünkü dokunmak, insana dokunur! Sadece tene dokunmak yoktur, her seferinde cana dokunulur!
***
Birine dokunmak... Yara açmak ve aynı anda tedavi etmektir. Birine dokunmak... Bozmak ve yeniden kurmaktır. Birine dokunmak... İşte tam da bu yüzden küstahlıktır. Güzel küstahlık!
***
Bir yapıya, bir taşa saygıyla dokunmak nasıl bir şey peki? Suya, yaprağa, ağacın gövdesine kutsal bir törendeymişçesine dokunmak nasıl bir şey? Aniden animist bir ruh haline mi bürünüyoruz? Ne ilgisi var! Olan biten şöyle bir şeydir: Bir anıtın taşlarına, bin yıllık bir zeytin ağacına, okyanus kıyısında eğilip suya dokunan insan kendi kısa tarihiyle evrenin uzun tarihini harmanlamaya başlar. Hem de o "an" içinde... Düşünür Gabriel Josipovici haklıdır: Bu sayede çok matah bir şey sandığımız kendi kişisel tarihimizden çıkar, daha büyük bir zamanın/tarihin içinde yer aldığımız hakikatiyle tanışırız... Haydi o zaman, dokunalım!
***
Haklılığından ve mantığından her zaman emin bir adam görürseniz, ondan sakının! Hatta uzağa kaçın! Çünkü büyük ihtimalle haklılık ve mantık adına vicdanını köreltmiştir. Söyleyin merhametin mantığı olur mu?
***
Minik uykusuzluklar... Bedene zarardır belki ama ruha ilaç gibi gelirler. Zihni açar, vicdanı onarır, bastırılmış arzularla hesaplaştırırlar.
***
Gece yarısı açık bir fırından sımsıcak bir ekmek almak melankolinin ilacıdır. Ruhun karanlığı bir anda sıyrılır gider, duyular kabarır, kalp hızlanır. Dünya bir anda ekmeğin orta yeri gibi ak pak ve sıcak bir yer olup çıkar. İnsanın içini ısıtır, karnını doyurur.
***
Dinlemek bizi birbirimize bağlar mı? Hayır. Bazen dinleye dinleye kopar insan bir başkasından! Kulak verdiği, söylediklerini ciddiye aldığı için...
***
Aşk ihtiyaç duymasa bile cinselliği sever. Bazen tutkuyla bağlanır cinselliğe. Ama cinselliğin aşkı sevdiği bir popüler kültür yalanıdır.
(DİKKAT! Yukarıdaki notlardan bazılarını dikkatli okurlarım hemen tanımışlardır. Çünkü şu sıralarda 2008'de çıkan "Pazar notları"mı yeniden gözden geçirip düzenliyorum.)