Bir tanıdığımın dilinden "insanın kalbi temiz olsun yeter!" lafı düşmezdi.
Kardiyologdu.
Bazen duruma uyanıp "doktor, yok mu bunun bir ilacı?" diyerek gülüştüğümüz de olurdu tabii!
Ama malum, öyle bir sözcük ki "kalp"...
Göğsümüzün sol yanında çarpıp duran yumruk kadar organ, bu sözcüğün uçsuz bucaksız anlam tarihi karşısında pek küçük kalır!
***
Bilim ne derse desin...
Beynin belirleyici rolünün tartışılmazlığı hakkındaki bilgilerimiz ne kadar gelişirse gelişsin...
İnsanlığın binlerce yıllık imgeleri, kuşkuları, kurguları silinip gitmiyor.
Canla, hayatla, inançla, aşkla o küçük organ arasındaki bağları koparmaya bir türlü yanaşamıyoruz.
İşte
"Aşk Tesadüfleri Sever" filmi de tam o noktayı hafiften kaşıyarak etkilemiyor mu bizi?
Düşünsenize...
Âşıklardan biri diğerine somut anlamda da
"kalbini veriyor!"
***
Dün gazetemizde sağlık yazarımız
Esra Tüzün de filmin dikkatleri
"kalp nakli" ne çevirmesinden yola çıkarak Doç. Dr. Kaan Kırali'yle yaptığı söyleşi vardı.
"Organ bağışında bazen duygusal sorunlar çıkıyor" diyor Doç. Dr. Kırali.
Birkaç yıl öncesini hatırladım.
Nurcan Şenli adında bir genç kadın
"ölürsem bütün organlarımı bağışlayın" diye vasiyet etmiş; o gün geldiğinde ailesi böbreklerini, karaciğerini ve akciğerlerini bağışlayarak hayat kurtarmıştı!
Ama
Nurcan'ın babası kalp nakli izninde zorlanmıştı.
Gazeteciler sorduğunda da,
"Bütün sevgisi kalbindeydi" demişti.
***
Mecazlarla düşünceler; sözcüklerle nesneler birbirinden öyle kolay kolay ayrılamıyor işte! (Mecaz dediğimiz şey basit bir söz oyunu değil! Belki de "varoluşun kendisi yaratıcının mecazıdır" diyenleri hafife almamak gerekiyor!)
"Kalbim elimden tut, sensiz yapamam" diyen şairin bedenimizde bir tür kan pompası işlevi gören organı kastetmesi mümkün mü?
Fakat ele avuca sığmaz
"aşk" kavramını simgelemeye kalktığımızda
kalp adını verdiğimiz organın şeklinden öteye gidemiyoruz.
***
Neyse...
Doğruluğu teyit edilmemiş fakat literatüre girmiş
bir başka kalp nakli hikâyesini anlatarak konuyu kapatayım.
Karı koca yağmurlu bir gece evlerine dönerken arabada kavga ediyorlar.
Öfkelerini yenip sustukları ve sadece sileceklerin sesinin duyulduğu sırada da
feci bir kaza yapıyorlar.
Koca ölüyor, kadın kurtuluyor.
Kadın, yıllar sonra
kocasının kalbi nakledilen adamı buluyor. Ona hiçbir şey söylemiyor ama elini adamın göğsünün üzerine koyup
"seni seviyorum" diye fısıldıyor.
Adam biraz sonra
"nihayet" diyor;
"nihayet göğsümün üzerindeki sıkıntı kalktı."
Sonra ekliyor: "Biliyor musun,
ne zaman arabamın sileceklerini çalıştırsam anlaşılmaz bir rahatsızlık hissediyorum."