Vefatından bu yana Necmettin Erbakan hakkında yazılanları, anlatılanları dikkatle takip ettim.
Milli Görüş'ün "milli" yanı, Kemalizmle çatışması, modernist İslamcı düşünceyle ilişkisi ve tabii ki 28 Şubat bol bol tartışıldı.
Ama sanki çok önemli bir nokta atlandı gibi geldi bana!
Erbakan ve arkadaşları siyaset sahnesine çıktığı sırada sağ siyasete hem ideolojik hem de insan kaynağı olarak Türk-İslam sentezcileri hâkimdi.
Güçlü ve gösterişliydiler. Devletin en derin yerlerinden destekliydiler.
Dünya durdukça bu akım da gücünü sürdürecek gözüyle bakılırdı onlara!
Şimdi kimse Türk-İslam sentezciliği lafını bile hatırlamıyorsa, bunda Milli Görüş çizgisinin büyük payı var.
Milli Görüşçüler yavaş yavaş İstanbul aydınları tarafından cilalanmış Türk-İslam sentezciliğine karşı Taşra'nın muhafazakâr sesini yükselttiler.
Baştaki dostluk görüntüsü giderek tasfiyeye dönüştü.
Yakın tarihimizin belki demokratik ve sosyolojik yollarla gerçekleşmiş tek siyasal tasfiyesidir bu.
Sosyal bilimcilerin dikkatine sunarım.