Daha önce de Roma'yı yakmıştık.
Biz başkentleri yaka yaka ilerliyoruz, orman yangınları da bizi yaka yaka...
Reklamcılıkta bir kural vardır: Bir ayağın mutlaka yerde olacak, öbür ayağınla istediğin kadar uçabilirsin!
İki ayağın da yerden kesilirse sana "Türk basını" derler.
Şimdi eminim "Canınız sağ olsun sultanlar" falan yazılacaktır.
Öyle ya, önemli olan Tokyo muharebesinden ölmeden dönmek!
Sultanlar çeyrek finalde elendiler.
Olabilir, oyun bu, kazanmak da vardır yenilmek de.
Ama grup elemelerinde ilk maçını kazanınca "Dünya şampiyonu olduk" havalarına girmeyeceksin.
Kızların kabahati yok, kabahat spor basınındadır.
Çin'i yenmek başarı mıdır? Evet, başarıdır.
Çeyrek finale kalmak başarı mıdır? Evet, başarıdır.
Elenmek dünyanın sonu mudur? Hayır, değildir.
Oyundur bu kardeşim, oyun. Savaş değil.
"Bu spor dalında biz de varız" diyebilmek şimdilik yeterlidir.
***
Bu arada bir bronz madalya daha geldi, sevindirik olduk.
"Türk'ün bronzu keferenin altınından daha değerlidir" diyenler var.
Buse Naz da iyi gidiyor.
Daha ne, hiç olmazsa "Hiçbir şey olmamış gibi davranırsam yaptığım hıyarlıklar iki gün sonra unutulur" diyebilirsiniz kendi kendinize...
***
BAŞKANIN LUMPEN VARYANTI
Şakşakçıları bunların çevresinde "başkanım, başkanım" diye dolandıkça, bazı belediye reisleri kendilerini "devlet başkanı gibi bir şey" sanıyorlar.
Mister President ya da Gospodin Pryezidient!
Sen alt tarafı belediye reisi oldun hemşerim.
Küçük dağları sen yaratmadın.
Senin tafran çöpçülerle işportacı kovalayan zabıtaya geçer.
Adam gece kulübüne gitmiş, geceyarısını geçe müziği kapatmak istemişler, "Ben buradayım, devam" demiş.
Müzik yayını gece ikide sona ermiş.
Kural tanımıyor.
İyi, sen böyle yap ki seçmen de bir daha seni tanımasın.
***
ÇOKTAN VERDİK
"Benim kim olduğuma bir karar verin artık."
Meral Akşener
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz