Şenol Güneş'in "totemi" varmış.
Basın bu kelimeyi sözbirliği etmiş kullanıyor ama "fetiş" ya da "uğur" demek daha uygundur kanısındayım.
Bu totem ya da fetiş ya da her ne karın ağrısıysa, elbise. 2002 yılında "eski moda giyindiği" için eleştiriliyordu... Senegal takımının Fransız hocası modern giyime örnek gösteriliyordu... Çağdaş Atatürk Türkiyesi böyle mi tanıtılırdı?
Amaç spor değil tanıtımdı, öyle ya... Keşke oraya Keriman Halis ya da Feriha Tevfik hanımları gönderseydik...
Ama Senegal'i yendik.
Böylece, Şenol Güneş'in "gri takım elbisesi" kıymete bindi. Bir bankanın taşra şubesinde veznedar kılığı.
Keramet terzideydi yani!
Meğer hocanın (futbolda kolunu sallasan hocaya değiyor ya) böyle başka marifetleri de varmış. Gene elbiseyle ilgili.
Beşiktaş'a hocalık ettiği dönemde her Fener maçına bordo kravat ve mavi gömlekle çıkarmış (Trabzon renkleri) ve hep kazanırmış...
Fatih Terim sık sık giysi değiştirdiği için şampiyonluğu kaçırmış olmalı.
Fakat Şenol Hoca, Galler maçında Senegal "kombinasyonunu" denemiş, madara olmuş.
Şu kadarı bile, "kafa yapımızı" göstermeye yeterlidir.
Biz akılcı insanlar değiliz.
Kendi kendimize gaz vermeyi de pek iyi biliriz.
Çetin Altan'ın deyimiyle "Türk'e Türk propagandası yapmak" başarı kazanmaya yeter sanırız.
Arkasından da hayal kırıklığı, hüsran gelir.
"Koronadan ne korkacakmışım, o da benim gibi insan" diyenler başka bir sonuç da beklemesinler.
Öyle olmasaydı, intihar etmeye kalkışan vatandaş, onu kurtarmaya çalışan iyiliksever vatandaşı öldürmezdi. Bunu da gördük.
***
Biz sado-mazo insanlarız.
Güçlü olduğumuz zaman başkalarına eziyet eder, güçsüz düştüğümüz zaman ağlarız.
Bizde "büyüklük kompleksiyle aşağılık kompleksi" el ele, atbaşı gider.
Tıp da öyle diyor. Bunlar bir paranın iki yüzü gibidirler.
Maç sabahı "Roma'yı yakarız" ve de "Kupayı alın gelin çocuklar" deriz, o yangın popomuzu tutuşturur.
Ertesi gün de "Köyüne dön Kezban" diye burnumuzu çekeriz.
Bunun bir "müeyyidesi" olacak mıdır?
Zevzeklik edenin kulağı çekilecek midir?
Elbette hayır.
Futbolcular arasından "Bu iş benim çapımı aşıyormuş, harcım değilmiş" diyerek milli takımdan "affını" isteyen çıkacak mıdır? Hayır.
Şenol Güneş istifa edecek midir?
Güldürmeyin beni. Kemal Kılıçdaroğlu ediyor mu ki Şenol Güneş etsin?
Federasyon, tıpkı Celal Bayar'ın 1960 yılının mayıs ayında Adnan Menderes'e yaptığı gibi "Dere geçerken at değiştirilmez" ayağına yatacaktır.
Şenol da kazandığı paraları sayacaktır.
Galatasaray'ı bir güzel kazıklayan Falcao gibi.
Peki, milli takımın "muhayyel" başarısından kazanç devşirmeyi umanlar ne halt edeceklerdir?
Maç gazıyla hamburger, pizza, kola satmaya kalkanlar?
Sokağa attıkları paraların üstüne bir bardak soğuk su içeceklerdir.
Önümüzde şimdi dünya kupası var.
Haydi, yeni böbürlenmelerde, yeni şişinmelerde ve yeni ağlaşmalarda buluşmak üzere!...
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz