Bilgi Üniversitesi'nin bazı delişmen hocaları ve onlara eklemlenen bazı gazeteciler, "kendi başlarına bir siyasi parti" gibi çalışıyorlar.
Basında kendilerine yer bulamadıkları için ya da oralardan temizlenmiş oldukları için de... Öyle ya, Radikal battı, Taraf ve Zaman kapatıldı... Samanyolu TV'nin yerinde yeller esiyor...
Şimdilik Internet'te at oynatıyorlar.
İşsiz kalan her gazeteci ve yazarın son sığınağıdır.
Aralarında artık açıkça "deşifre" olmuş ajanlar da var. Çok ateşliler de var, dört yıldır susup oturanlar da.
Hani bu isimde bir parti olmasa bunlara Liberal Parti de diyebilirdik...
Fakat bunlar bir tuhaf liberal.
Ekonomiyle pek ilgileri yok. Hatta hiç yok.
Buna karşılık Kürt ayrılıkçılık hareketiyle ilgileri çok.
Sorarsan demokrasi ve özgürlük istiyorlar.
Tayyip Erdoğan'dan da ölesiye nefret ediyor, bütün kötülüklerin babası olarak onu görüyorlar.
Hesaplayamadıkları şudur: Arkalarında halk yok, hiçbir zaman da olmadı.
Birkaç gazeteci ve birkaç üniversite hocası, davul gibi şişmiş egoları ve akıl almaz kibirleriyle, oturdukları yerden Türkiye'yi yönetmeye heves ediyor...
Tayyip Erdoğan "beni iktidara siz getirmediniz" dediğinde çok bozulmuşlardı.
Şimdilik özgürlük ve demokrasi ayağından tutturdukları, "arkadaşlarının" serbest bırakılması: Selahattin Demirtaş, Ahmet Altan, Osman Kavala...
Bu olup bitenler de halkın hiç umurunda değil.
Barış barış diye tutturuyorlar.
Barıştan anladıkları, Türk ordusunun PKK karşısında yenilgiyi kabul etmesi, ya da en azından ateşkese gitmesidir. Hem de en üstün olduğu konumda.
Bir Kürt devletinin kurulmasını "can-ü gönülden" istiyorlar.
Şimdi hapiste bulunan bir vatandaş bana hem de otuz yıl önce "gitsinler yahu, gitsinler" demişti...
Doğu illerinden kurtulacak(!) bir Türkiye'nin daha küçük ve derli toplu bir şekilde Avrupa Birliği'ne daha kolay girebileceğini sanıyorlar.
Ha, bir de Ermeni taleplerini kabul edeceksin tabii...
Bunları açık açık da ortaya koyamazlar, onun için kimsenin itiraz edemeyeceği kavramların arkasına saklanıyorlar, barış, özgürlük, demokrasi...
Sağa sola baktılar, programlarını icra edebilecek bir kişi gördüler: Kemal Kılıçdaroğlu.
Şimdi ona güzellemeler düzmeye koyuldular.
Onları Amerika'nın kucağına da Ünal Çeviköz oturtacak.
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Keşke parti kursalardı da seçimde yüzlerinin rengini görseydik...