Altı ayda çözüldüler gibi görünüyor.
Açıkçası biz, bir-iki yıl dayanırlar da skandallar seçime doğru patlamaya başlar sanıyorduk...
Yok, AK Partili olduğu varsayılan işçileri kapının önüne koymayı, ota bota zam yapmayı, arabasının masrafını belediyeye ödetmeyi, zırt pırt tatile gitmeleri falan kastetmiyorum.
İstanbul'dan beklerken Ankara'dan koptu.
Eski CHP milletvekili Sinan Aygün, Ankara'nın belediye reisi Mansur Yavaş ve ekibinin kendisinden 25 milyon lira rüşvet istemiş olduğunu iddia ediyor...
"Abi bize bir şey söyle de bu rakamı bağlayalım" gibi konuşmalar geçmiş.
Aygün "sizin derdiniz ne" diye sorunca da bakla ağızdan çıkmış: "25... 25 milyon..." Sahi, Ergun'un "solcu müteahhitlerden" topladığı paralar kaç lira tutuyordu o zamanın parasıyla?
Hey gidi hey, yirmi yedi yıl...
İSKİ'yle iş yapan müteahhitler sosyaldemokrasiye o kadar yürekten bağlı insanlardı ki, mahkemede bu paraları "gönül rızasıyla" ödemiş olduklarını beyan ettiler.
Kimse yutmadı ama yapacak bir şey de yoktu. Müdürün başı yandı.
O paranın bir kısmı bağış ayağından partiye, bir kısmı doğrudan İSKİ müdürünün cebine gidiyordu.
"Konuşmasın" diye de adamı hapisanede bıçakladılar sonra...
İlhan Selçuk hemen devreye girmiş, "Nurettin'e sordum, bilmiyormuş" diyerek belediye reisini alelacele temize çıkarmıştı. (Hilmi biliyor muydu?) Bu sefer suçlanan belediye reisinin bizzat kendisi.
Fakat Sinan Aygün meseleyi "Kılıçdaroğlu'nun da bildiğini" söylüyor ki, çok vahimdir.
İki kere kendisine meseleyi anlatmış.
"Ben başkan yardımcısıyla görüşürüm, Mansur'la işini halleder" demiş ve hiçbir şey yapmamış.
(Başkan yardımcısının kardeşi de geçen yıl FETÖ'den tutuklanmış!) İşi yokuşa sürmüş.
Aygün aynı zamanda Yavaş'ın adaylığını öne sürenin bizzat FETÖ örgütü olduğunu da iddia ediyor. Aygün bunun için ayrıca suç duyurusunda bulunacak.
Bu daha da vahimdir.
***
Soruşturma açıldı.