Anket yapmışlar, Davutoğlu'nun partisiyle Babacan'ın henüz kurulmamış partisine yüzde 0.6 oy görülüyormuş...
Binde 6... İkisinin toplamı ha!
Bunu basında yüzde 20 gösteren serseri de çıkmıştı ama kimse tükürmemişti bile.
Seçime daha çok var, neler neler değişebilir ama "işin rengi" de üç aşağı beş yukarı bellidir.
İddia ettikleri gibi Tayyip Erdoğan'ın bunlardan korkup (!) baskın seçime gitmesine de hiç gerek kalmıyor.
Çok büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklar.
Tayyip Erdoğan'dan intikam almak için önce bir süre "Meralcilik" edip şimdi de "Babacancılık" peşinde koşan basın mensupları.
Bu durumda Kılıçdaroğlu'nun da işi çok zor.
Elbette kurultayı kazanıp İnce'yi parti tarihine gömecek ama...
İster zamanında olsun ister erken, seçimde kimi aday gösterecek?
Asla ve kat'a kendisi aday olmaz, bunu da herkes biliyor.
Yalnızca iki isim var: İmamoğlu ve Gül.
Biri CHP adayı, öteki çatı adayı.
İmamoğlu'nun iyi kötü bir varlık gösterebilmesi için önce İstanbul'da dişe dokunur birtakım işler başarması gerekiyor.
Aradan altı ay geçti, ne yapıp ne yapamayacağının, ne olup ne olamayacağının ipuçları da belirdi.
İmamoğlu bir siyasi balon...
Yaptığı zamlar üzerine de "hay ellerim kırılsaydı da..." cümlesini sağdan soldan duymaya başladık. O cümleyi iyi biliriz, kırk yıldır duyarız.
Elbette İmamoğlu'nu solcu sanıp oy verecek ahmaklar hep bulunacaktır ama cumhurbaşkanlığı için bu yeterli midir?
İmamoğlu belki İnce kadar oy alır, belki daha az...
Bu da seçimi Erdoğan'ın kazanması demektir.
***
Kılıçdaroğlu'nun ikinci "opsiyonu" Abdullah Gül'ü aday göstermek.