Çelik Gülersoy'u ne çabuk unuttunuz?
Çelik Bey Adalar'ın fayton meselesine el atmak istemiş, bugünkü çirkin ve döküntü faytonları yenilemeye, onlara bir çeki düzen vermeye, güzellik kazandırmaya çalışmıştı.
İstemediler. Kazan kaldırdılar. Düzenleme iki numara büyük geldi.
Başarabilseydi, ada Viyana'ya dönecekti... Birbirinden görkemli faytonlar, gene lumpen ama hiç olmazsa bir örnek ve iyi giyimli arabacılar...
Biz de Viyana'ya her gittiğimizde içimizi çekmeyecektik, "keşke bizde de böyle olsa" demeyecektik. (Kazıktır da ha, Amerikalı turisti yoluyorlar, tıpkı Venedik gondolları gibi... Son gördüğümde sekiz-on gondol Rialto civarında yan yana geliyor, bir tek gondolcu "ortadan" bir şarkı söyleyip hepsini sabunluyordu. Amerikan emeklisi de filmlerde gördüğü şekilde kokonasına sarılıp mutlu oluyordu.)
Açık konuşalım: Adada faytonlar berbattır, hepsi salaş ve çirkindir. Atların durumu da içler acısıdır. O kagidi çıkmış hayvancıklardan dolap beygiri bile olmaz.
"Adada motorlu taşıt olmaması" da bir safsatadır.
O kadar çok "bu yasağın dışında" taşıt vardır ki... Polis arabası, belediye arabası, çöp kamyonu, itfaiye...
Buna bir de "elektrikli araçları" ekleyiniz, yazın ada yollarında ağız tadıyla yürümek neredeyse imkansızdır. Yanınızdan ikide bir zırt diye bir resmi araç geçer. Hele bir de faytoncular birbirleriyle yarışa kalkıp o zavallı hayvanları kamçılayınca, ada yolları gerçekten tehlikeli olmaya başlar.
Yaz mevsimi adada 1500 at, buna karşılık 4 bin plakasız "akülü" araç dolaşıyor. Yasak ama dolaşıyor.
Adada bir hayvan hastanesi bile yok.
Şu ruam hastalığını fırsat bilip bu sakilliğe bir son verelim.
Fayton tarihe karışsın.
Bu işten ekmek yiyenlerin de zararı karşılansın ama.
Çünkü Çelik Bey'in önerdiği şekilde "iyisini ve kalitelisini" yapamayacaksınız, belli.
Buna ne kültürünüz yeter ne de estetik duygularınız.
"Lumpen faytonu" olacaksa hiç olmasın.
Adayı gezmek isteyen de bir zahmet yürüsün.
Olur mu? Bal gibi olur. Kınalıada'da fayton yok, o nasıl oluyor?
Orası küçük. Eh burada da azıcık kilo verirsiniz.
Aşkınızı da ağaç dibinde yaşarsınız, "piknik alanları" var.
Böylece "mangal yapmadan piknik yapmayı" da öğrenirsiniz. Ateş tehlikeli ve yasaktır.
Sonra iş çöpünüzü toplayıp tenekeye atma aşamasına da gelir.
Belki The Trakya All Stars topluluğu da şarkısının sözlerini değiştirir:
"Kayınçom... Almış gene sandviçini, selam veriyor bana...
Kayınçom... Toplamış atmış çöpünü gösterilen kutuya, selam veriyor bana..."
***
Boş konuşuyoruz tabii.