Rezalet ayyuka çıktığında Kılıçdaroğlu'nun önünde üç yol vardı.
Bir: Hatayı üstlenecek, özür dileyecek ve istifa edecekti.
Böyle bir ihtimal hiç kimsenin, hiçbirimizin aklından geçmedi. Çünkü adamı tanıyorduk.
İki: Bazı adamlarını "harcayıp" kendini kurtarmak, yani safra atmak yolunu seçecekti. Bugüne kadar birçok CHP üyesini böyle yok etmişti. Ama onlar kendisine karşı çıkmış kişilerdi, kendisini destekleyen siyasi çeteye niçin dokunacaktı ki?
Eh, dönüp bu sefer Muharrem İnce'yi partiden kovmak da herhalde rezaletin son perdesi değil, rezaletin katlaması olurdu...
Böyle de yapmayacağını biliyorduk.
Çünkü adamı tanıyorduk.
Üç: Süleyman Demirel'in bir zamanlar pek ustalıkla uyguladığı bir taktikle, meseleyi "çürümeye" bırakmak... Sağ kulağının üstüne yatmak... Hiçbir şey olmamış gibi yapmak... Birkaç gün geçince konunun küllenmesini, unutulmasını beklemek... Toplumun "balık hafızasına" güvenmek...
Bunu seçti.
Bunu seçeceğini de tahmin ediyorduk. Çünkü adamı tanıyorduk.
***
Peki şimdi ne olacak?***
Bendeniz asıl şunu merak ederim:
CHP'nin değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez diktatörü, asıl 2028 seçimlerinde kimi, kimin oğlunu aday gösterecektir?
Kendisi o tarihte seksenlik olacağına göre, genç birini, mesela yetmişlik birini bulsa iyi eder.
Amiralini sevdiğimin gazetesi şimdiden bunun üzerinde çalışmaya başlasın.
***
Gerçekten tilki gibi maşallah
Aleyna Tilki derler bir "ergen yıldızı" var, şarkı söylüyormuş, hiçbir şarkısını dinlemişliğim yok.
Bu kız geçen hafta bir "tüvit" atmış, demiş ki: "Bugün cumartesi, yarın pazar, öbür gün de pazartesi olacak."
Tam 34 bin mal ergen bunu beğenmiş, "layklamış"...
Evladım, keşke beni beğenseydiniz, ben size derslerinizde de yardımcı olurdum.